28 Haziran 2010 Pazartesi

2. Tur Tahminleri İkinci Bölüm


son yazıda 2. tur maçlarından ilk 4'ü için tahminlerde bulunmuştum. Almanya biz senin sandığın gibi erken elenmeyiz, bizimle ilgili tahmin yaparken aklını başına topla uyarısı yaptı bana ve sonuçta önümüzdeki c.tesi günü kendileriyle 2006 dünya kupasından sonra çeyrek finalde bir kez daha karşı karşıya geleceğiz.

2. turun geri kalan 4 eşleşmesi için kısa yorum ve sonunda tahminlerim şöyle;

Hollanda - Slovakya
gruptan 3'te 3 yaparak pek zorlanmadan çıkan Hollanda son maçta İtalya'yı 3-2 yenerek vize alan Slovakya karşısında. Hollanda'nın Slovakya'ya göre çok ağır bastığı bu eşleşmede Slovakların Vittek'ten başka rol adamına ihtiyacı var ve savunmaları da pek sıkı değil bana göre. elinde güçlü kozları olan Hollanda Slovakya'yı eler ve çeyrek finale çıkar.

Tahmin: Hollanda

Brezilya - Şili
2. turun güzel eşleşmelerinden. Şili grupta birçoklarının dikkatini çekebildi ki zaten Güney Amerika elemelerinden de iyi bir şekilde gelmişlerdi. bu eşleşmede Brezilya tabii ki favori. eski turnuvalara göre cambazları daha az olan bir Brezilya var ama onlar da fena durumda değiller. Şili bence Brezilya'yı oldukça zorlayacaktır ama sonunda Brezilya çeyrek finale çıkar.

Tahmin: Brezilya

Paraguay - Japonya
İtalya'nın rolünü çalan Paraguay o grubun lideri olarak Japonya karşısında. Japonlar da grupta gayet iyi performans ile hakederek buradalar. bu eşleşmede genel geçer görünüm Paraguay'ın favori olması fakat ben Japonya'yı fena görmüyorum ve sürprize imza atıp çeyrek finale çıkabilirler diyorum. zaten birinin diğerine çok kolay diş geçirebileceği bir eşleşme olmayacak bir durum söz konusu. zor da olsa Japonya diyorum.

Tahmin: Japonya

İspanya - Portekiz
bu bölümün en sert eşleşmesi. herkesin dilinde İspanya var, Portekiz son dönemde gayet başarılı. buradan çeyrek finale çıkmak hakikaten zor. Portekiz grupta gol yemedi bu bir detay. İspanya orta sahası ve forvetleri bunu değiştirebilir potansiyelde. bu eşleşmeden kim çeyrek finale çıkarsa sürpriz olmaz. ben tahmin hakkımı İspanya'dan kullanıyorum.

Tahmin: İspanya

26 Haziran 2010 Cumartesi

2. Tur Tahminleri İlk Bölüm


2010 dünya kupasında grup maçları tamamlandı ve artık 2.tur maçları başlamak üzere. futbolseverlerin eleme usulü olan bu tek maçlık eşleşmelere ilgisi daha bir fazla olur, 90 dk. olmazsa 120 dk. yine olmadı penaltılar futbolun tartışmasız büyük heyecanıdır.

2.turdan itibaren eşleşmelere dair tahminler ve bu eşleşmeler hakkında ufak analizler ile ön yorum tadında birşeyler yazmak istedim, ilk 4 eşleşme hakkındaki tahminler aşağıda;

Uruguay - Güney Kore
bu eşleşmede Uruguay bana göre bir adım önde, gruptan çıkarken kalelerinde gol görmediler ve her an golü koklayan bir forvetleri var, Diego Forlan. Güney Kore gibi futbola sonradan yatırım yapmış ülkelerin sahada mücadeleyi hiç bırakmadıklarını ve başarıya aç olduklarını söyleyebilirim ancak Uruguay biraz daha ağır basıyor.

Tahmin: Uruguay

ABD - Gana
Cezayir'e 90+ da attığı gol ile kupanın seyrini değiştiren ABD için gruptan çıkış hikayesi ilginç. son maçtan bir önceki Slovenya maçında da 2-0 geriye düştükleri maçı 2-2 yapmışlardı. Gana ise zor gruptan daha dengeli skorlar alması sayesinde çıktı. bu eşleşmede gözlemlediğim genel olarak ABD'nin favori olarak gösterilmesi fakat ben sonunda Gana'nın turu geçeceğini düşünüyorum.

Tahmin: Gana

Almanya - İngiltere
işte 2.turun en sert eşleşmesi, Almanya-İngiltere derby'si. bu eşleşmeyi Donovan'ın Cezayir'e 90+ da attığı gol ortaya çıkardı. grup performanslarını göz önüne alınca Almanlar herkesin biraz daha favorisi ancak bu bir eleme maçı ve rakip İngiltere. Almanya için her turnuvada bir turnuva takımı muhabbeti yapılır ve onlar da hakkaten yukarılara kadar gelirler bir şekilde. ben bu kez Almanlar açısından erken bir elenme bekliyorum, İngiltere'nin büyük turnuvalarda daha aç olmasına dikkat çekerek İngiltere diyorum..

Tahmin: İngiltere

Arjantin - Meksika
2006 dünya kupasında yine 2.turda eşleşen bu iki takımdan Arjantin ile duygusal bir bağım olduğu ortada. duyguları bir kenara bırakırsak Arjantin'in dünya kupasına olan hasreti, son kupayı kaldıran futbol efsanesi Maradona'nın bu kez kenardan, teknik direktör olarak bunu başarmayı istemesi ve takımın potansiyeli düşünülürse Arjantin Meksika'yı bir kez daha eler..

Tahmin: Arjantin

25 Haziran 2010 Cuma

Grup Maçları Tamamlanırken


birazdan başlayacak G grubu ve akşam oynanacak H grubu maçları ile grup maçları sona erecek. Brezilya ve Portekiz'in gruptan çıktıklarını söyleyebiliriz, aralarındaki maç sadece sıralamalarını değiştirebilir ve dolayısıyla 2.tur eşleşmesini.

H grubunda ise herkesin favori gösterdiği İspanya Şili karşısında kazanmak zorunda, aksi takdirde bavullarını toplarlar. diğer maçta İsviçre Honduras ile oynuyor. Şili - İspanya maçı sıkı maç olacaktır diye tahmin ediyorum, mevcut baskı oyun üzerinde negatif etki yapabilir pek tabi.

geride kalan günün en çok konuşulan olayı doğal olarak İtalya'nın Slovakya'ya 3-2 kaybedip; grup sonuncusu olarak turnuvaya veda etmesi. son dünya şampiyonasının finalistleri de böylece bu turnuvada güzel bir istatistiğe imza attılar grup sonuncusu olarak. İtalya kadrosunun tartışılması gerek, bu kadar kötü bir sonuç olmasada turnuvada uzun süre kalamayacakları öngörülebilirdi. Fakat burada şöyle bir parantez açmak gerek maçın diğer tarafı için. bir önceki Slovakya yorumu içeren yazımda kendilerini pek bir eleştirmiş, gol atma konusunda oldukça etkisiz olduklarını düşündüğümü söylemiştim. gittiler savunması ile ünlenmiş (sonuçta kağıt üstünde böyledir) İtalya'ya 3 gol birden attılar. Vittek imzalı 2 gol var.

Fransa ve İtalya gibi takımların gruplarından çıkamamaları, İngiltere'nin grubunda ABD'nin son dk. golü ile 2. olması 2.turda pek tahmin edilmeyen eşleşmeler ve bir derby ortaya çıkardı. (ABD'nin bu son dk. golü kupanın seyrini değiştirmek için oldukça bir sebep!)

Almanya - İngiltere derby'si 2.tur için gayet sert görünürken bu akşamın tamamlanması ile bir 2.tur genel ön yorum yazısı yazmakta fayda olabilir.

24 Haziran 2010 Perşembe

Bu Oyunun İçinde Yokuz


Uzun yıllardır Fenerbahçe tribününde renktaş olarak yan yana duran Vamos Bien üyeleri olarak beş yıl önce "Hasretinden Yandı Gönlüm" pankartıyla grup olarak davranmaya başlamaya karar verdiğimizde, tek amacımız, Fenerbahçe sevgisine ve tribün kültürünün zenginliğine katkıda bulunmaktı.

O günden beri, beş yıl boyunca, hedefleri doğrultusunda yoğun emek harcayan grubumuz, geçtiğimiz yıl ebedi dostlarımız Grup CK ve ÜNİFEB'le omuz omuza vermek amacıyla Maraton tribününden okul tarafı kale arkası tribününe geçti.

Okul tarafı kale arkasında üç grubumuzun üyeleri arasında kurulan samimi ilişki sonucunda, "endüstriyel futbol" tarafından unutturulmaya çalışılan dostluk,paylaşım, fedakarlık ve dayanışma gibi temel değerler hayata geçirildi ve sezon boyunca bütün Fenerbahçelilerin haklı olarak gurur duyduğu önemli işlere imza atıldı. Bütün rakiplerimizi kıskandıran bir tribün zenginliği yaratıldı.

Bunca yıldır yaratılan onlarca güzelliğe rağmen, üzülerek de olsa, Vamos Bien grubu olarak bugünden itibaren tribün faaliyetlerimizi süresiz olarak askıya aldığımızı bütün renktaşlarımız, kardeşlerimiz ve dostlarımız ile paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle,
Geçtiğimiz sezondaki Kayserispor maçı sonrasında çıkan ve aslında yasa uygulayıcılarının gereksiz ve anlamsız müdahalesi sonrasında büyüyen olaylar sonucunda içlerinde grup üyelerimizin de bulunduğu, her üç gruptan, 14 renktaşımız altı ay spor müsabakalarından men ve toplam 24 bin 38 TL para cezası aldılar. Bu cezalar grup üyelerimizin bugüne kadar aldığı ilk ceza değil. Daha öncede bu tür cezalar her üç grubun üyelerine de farklı zamanlarda uygulandı. Kayserispor maçı sonrasında verilen cezaların da tek maçlık bir yanlış anlama ve emniyetin hatalı müdahalesi sonucu gelen cezalar olarak görseydik, daha önceki haksız cezalarla hukuk yoluyla nasıl mücadele ettiysek bu cezalarla da aynı şekilde mücadele eder, gerektiğinde bütün maddi-manevi ağırlığına rağmen cezaları yüklenmekten gocunmazdık. Ancak sezon sonunda yasa uygulayıcılarının yaklaşımlarını ve kulüp yönetimimizin söz konusu yaklaşımlara karşı duyarsızlığını gördüğümüzde bunun artık bir maçlık hata değil tribünlere yönelik genel bir stratejinin parçası olduğunu açık olarak gördük.

Bugün yürürlükte olan ve çeşitli maddeleri daha da ağırlaştırılmaya çalışılan 5149 sayılı “Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesi Yasası” futbol dünyasının gerçeklerinden uzak, tribün kültürünü ortadan kaldırmak isteyen, tek taraflı hazırlanmış bir yasadır. Öznel kriterlerle, canın istediğinin suçlandığı, suçlanan kişinin savunma bile yapamadan cezalandırılmasının zeminini oluşturan bu yasa, en basit hukuk ilkelerini bile ayaklar altına alarak taraftarlara yönelik bir tehdit unsuru olarak rahatlıkla kullanılmaktadır.

Ne gariptir ki, çıkış manifestosunda sporun her tür şiddete alet edilmesine karşı çıkan ve bu konudaki hassasiyetini defalarca ispatlamış olan grubumuzun üyeleri, aleyhlerinde hiçbir delil olmadığı halde, bütün kamera görüntülerinde ve binlerce seyircinin gözünün önünde onlarca emniyet görevlisi tarafından şiddete maruz bırakıldıkları görüldükleri halde bir spor müsabakasında “şiddet uyguladıkları” iddiasıyla ceza alabilmektedir.

Buna karşılık,
Üç grubun yaptığı her güzel işi sahiplenip, kulübün resmi organlarında övünerek paylaşan, stadımızın duvarlarına yapılan güzel işlerin resimlerini asan Fenerbahçe yönetimi ise, ne yazık ki, temel hukuk kurallarına ve ilkelerine aykırı biçimde, savunma hakkı bile tanınmayan renktaşlarımızın yanında olmak yerine, sessizliğini koruma hatta haksızlığı yapanlara "teşekkür etme" yolunu seçmiştir.

Yönetimimize çok iyi bildikleri bir gerçeği tekrar hatırlatmak isteriz: Futbolun gerçek ruhunu oluşturan sayısı arttırılmış seyirci kalabalığı ya da "bindirilmiş kıtalar" değil, coşkulu tribünlerdir. Tribünler taraftarın sadece maç seyretmek için oturduğu alanlar değildir. Taraftar için tribünler, coşkunun, şenliğin, şamatanın, mizahın, yaratıcılığın, hüznün, hayal kırıklarının beraberce yaşandığı toplumsal alanlardır. Taraftarın duygusallığa dayalı bu sevgisi bugün “endüstriyel futbol” sisteminin sözcüleri tarafından “fanatizm” adı altında “suç biliminin” kavramlarıyla değerlendirilmekte, cezalandırılması gereken bir suç gibi gösterilmektedir. Parayla ölçülemeyen bu değerler, hakim piyasa sistemi tarafından "suçlanarak" dışlanmak istenmektedir. Gündelik yaşantımızın başka alanlarında da gözlemlediğimiz bir yöntemle, futbolun tümüyle bir piyasa, paranın konuştuğu alana dönüştürülmesi projesi ile sert polisiye güvenlik önlemleri beraberce geliştirilmektedir.

Fenerbahçe tribünleri bugün endüstriyel futbolun savunucuları ve sporda şiddeti önleme yasasının uygulayıcıları tarafından bir laboratuar olarak kullanılmaktadır. “Fanatizm” damgası altında, “karşılıksız sevgi”sini yaşayanlara yönelik açık bir savaş yürütülmektedir. Bu savaş ister farkında olsun ister olmasın, tribünlerimizdeki bütün taraftar gruplarını hedef almıştır. Bu tek taraflı savaşın temel amacı tribünlerin çok sesliliğini, çok renkliliğini ortadan kaldırıp; “endüstriyel futbol”ca makbul görülen, tüketmekten başka bir özelliği olmayan, piyasa kurallarına göre hareket eden, tek tip, sevgisiz, "sadece harcadığı paranın hesabını soran", bir seyirci profilini oluşturmaktır. Taraftar grupları ise anti-demokratik, hukukun en temel ilkelerine bile aykırı olan yasayla pasifize edilip, "havuç-sopa" yöntemleriyle, yönetim ve yasa uygulayıcıların sözlerinin dışına çıkmayan "uslu çocuklara" dönüştürülmek istenmektedir.

Fenerbahçe tribünlerinde başlatılan bu deneyim başarılı olursa dalga dalga diğer tribünlere de yayılacaktır. Bugünden hangi renge sevdalı olursa olsun bütün tribün emekçilerine söyleyecek tek lafımız var: "Anlatılan senin gelecekteki hikayendir!"

Ve son olarak,
Fenerbahçe tribünleri olarak dayanışmadan yoksun ve grup çıkarlarını genel tribün çıkarlarının önüne koyan bir yaklaşımla hikayenin sonunu getirmek mümkün görünmemektedir. Her geçen gün kendi içini yiyerek parça parça bir yok oluşa doğru gidilmektedir. Geçmiş deneyimlerin ışığında yaşananlar sanki tarihin tekerrürü gibidir. Birlikte davranabilme yeteneğinin gelişmesi gereken yerde ve anda tam tersi refleksler devreye girmektedir. Bu gidişin sonu bizim gideceğimiz yol değildir.

Aldığımız karar mücadeleden kaçma anlamına gelmemektedir. Sadece taşların yerlerinin sürekli değiştiği böyle bir oyunda yer almayacağımızı ifade ediyoruz. Biz böyle bir oyunda kimsenin oynayacağı bir piyon değiliz. Karşılıksız sevenler için, eğer birlik ve dayanışma yoksa, böyle bir oyunda galip gelmenin imkanı olmadığını biliyoruz.

Bu kararı alırken geride bıraktığımız süre içinde Fenerbahçe tribünleri adına olumlu, güzel ve önemli işlere imza atmanın vicdan rahatlığını yaşıyoruz.

Evlatlarına en büyük miras olarak Fenerbahçe sevgisini bırakacak olan grup üyelerimiz, bağlayıcı karar olmaksızın bundan sonra da, bireysel olarak Fenerbahçe’mizin yanında olacaklardır.

Faaliyet gösterdiğimiz sürece her zaman yanımızda olan bütün tribün gruplarımıza ve taraftarlarımıza teşekkür ederiz.

Saygılarımızla,

VAMOS BİEN

23 Haziran 2010 Çarşamba

Arjantin-Meksika Yine Eşleşti (fakat bu kez Maradona var)


2006 Dünya Kupasında da 2.turda eşleşmişler, Arjantin çok zorlanmış; Maxi Rodriguez'in ceza sahası dışı sağ çaprazından attığı muhteşem gol ile çeyrek finale çıkabilmişti..sonrası penaltı uzmanı Almanlara kaybedilen tur..

bugüne dönersek, Arjantin için turnuva iyi gidiyor, eskiden düşülen "ölüm grupları"nın aksine daha uygun olan bu grupta 3'te 3 yaparak yola devam edilirken genel anlamda topa hükmeden bir Arjantinden söz etmek mümkün. kupaya hasret olmak adına araya uzun zaman girmesinin de etkisi mutlaka vardır, tüm takım dünya şampiyonluğunu çok istiyor ve bunun için görünen bir çaba var grup aşaması geride kalırken.

bugün Yunanistan maçına teknik direktör Maradona ilk 2 maça göre ciddi bir rotasyon uyguladı ve şans bulan oyuncuların ciddiyeti, maç sonuna kadarki istikrarları olumluydu. bıkmadan kalabalık defans yapan Yunanistan'ı maçın son 15 dk.sında gelen gollerle geçtiler. hatırı sayılır önemli gol pozisyonlarına girdiler, hücum anlamında işler olumlu..

gollerde Maradona'nın kenardaki sevinci dikkatimi çekti..işte bu yukarıda bahsettiğim istek / arzu / kupaya hasret olma gibi unsurları kapsayan bir tepki gibi. maçın bitiş düdüğü ile Messi'ye sarılması, oyundan çıkan futbolcularını kenarda karşılaması ve mimikleri Maradona'nın Arjantine kattıkları ve daha niceleri..çocukluğumun ve futbolu izlediğim zamanların efsanesi dünya kupasını futbolcu olarak kaldırdıktan sonra şimdi teknik direktör olarak kaldırmanın peşinde..daha erken ve tek maçlık elemeler başlamak üzere..Meksika eşleşmesi kolay olmayacaktır ve 2006'nın rövanşını almak isteyeceklerdir ama Arjantin bu kez daha iyi ve Maradona kenarda!

son maçları tamamlanan A ve B gruplarında ortaya çıkan 2. tur durumu şöyle;

Uruguay - Güney Kore
Arjantin - Meksika

Fransa kendi içinde bu kadar kaos yaşarken gruptan çıksa ve hatta bugün Güney Afrika'yı yense şaşardım, ev sahibi de hiç değilse bir galibiyet ile veda etti ve sahada oynamadan ev sahipliğine devam, vuvuzela'ya selam..

22 Haziran 2010 Salı

Dünya Kupasında 11. Gün


Portekiz gruptan çıkmak istiyorsa Kuzey Kore'yi yenmek zorunda dedik ama yenerken biraz abarttılar, 7-0! ilk yarı 1-0 bitmişti fakat 2. yarının başında ard arda gelen 2-3-4. goller ile Kuzey Kore defansı dağılmış, Portekizliler de işin suyunu çıkarmışlar. artık Brezilya ile gruptan çıkmak için çok ama çok avantajlılar. 2.tur eşleşmesi için 1. mi yoksa 2.ci mi çıkacakları son maç olan Brezilya maçının sonucuna bağlı.

H grubunun merakla beklenen maçında Şili acaip gollerin kaçtığı maçta İsviçre'yi 1-0 yendi. İsviçre ilk yarı bitimine doğru 10 kişi kalıp kendisine 3 puan gibi gelecek beraberliği kurtarmak için çok çabaladı ama Şili golü eninde sonunda buldu. bu galibiyet onların 2.tura geçmesini kesinleştirmedi, son maçta İspanya ile oynayacaklar. İsviçre ise zayıf halka Honduras ile..İspanya ve İsviçre kazanırsa 6 puanda dizilen 3 ülke olacak. averaj hesabı için çalışmalar başlasın.

İspanya Honduras'ı 2-0 ile geçti ama bana oynadıkları hücum sanki arkadaşlarıyla halı saha maçı yapıyormuş tadındaymış gibi geldi..kerhen kaleye yönelmeler, penaltıyı bile lakayıt atmalar, türlü türlü gol kaçırma hareketleri..rakipten dolayı ise saygısızlık. Şili'ye karşı bu tarz oynamalarına imkan yok, nitekim o maç pek halı saha maçı değil!

gruplardaki 3. ve son maçlar bugün başlıyor. başkasının aldığı skora göre dümenler dönmesin diye aynı gruptakiler aynı saatte oynayacaklar.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Dünya Kupasında 10. Gün


günün ilk maçında, F grubunda Slovakya ile Paraguay karşılaştılar. Paraguay maçın neredeyse tamamında kontrolü elinde tutarak 2 devreye de birer gol sığdırıp 3 puanı almasını bildi. gruptan çıkmak için çok önemli bir kazanç elde ettiler. Slovakya ise sahadaki görüntüsü ile pek bir fena. o eski Çekoslovakya ekolünün önemli güç kısmını Çek Cumhuriyetinde bırakmışlar gibi - gerçi Çek Cumhuriyeti burada yok ama ayrıldıktan sonra daha akılda kalır işler yaptılar - ve maçın herhangi bir bölümünde Paraguay'ı yenerler diyebilecek bir ışık vermediler.

grubun diğer maçında son dünya şampiyonu rütbeli İtalya rütbenin ağırlığını Yeni Zelanda karşısında taşıyamadı ve sahadan 1-1'lik beraberlik ile ayrıldı. maçın başında bana göre önce ince bir faul ardından ofsayt golü ile geri düştüler ardından devre ortasında penaltıdan (ki o şekil penaltılar Türkiye'de verilmiyo diye düşündüm izlerken) beraberliği sağladılar. kazanmaları için epey vakit vardı ama yapamadılar. uzaktan etkili şutları direğe veya Yeni Zelanda kalecisi Mark Paston'a takıldılar. İtalya'nın bence Pirlo'ya ihtiyacı var, Totti'ye de diyenler olabilir..

F grubunda son maçlar öncesi Paraguay 4 puan ile kaçarken ardından gelen İtalya ve Yeni Zelanda'nın herbir şeyi eşit. İtalya'nın gruptan çıkması kendi elinde, son maçta Slovakya'yı yenmeleri gerek.

günün son maçında G grubunda Brezilya ile Fildişi Sahili karşı karşıya gelirken futbolseverlerin bu maça dair daha bir çekişme beklentisi vardı ama Brezilya beklenenden daha kolay farka ulaştı, Elano yine gol attı (daha sonra sakatlanıp oyundan çıktı), Drogba skoru belirleyen kafa golünü atarken, Keita yurtiçindeki kandırma hareketlerinin uluslararası olduğunu ve kimseye özel bir tarifesinin olmadığını gösterdi. Brezilya'nın ilk 2 golüne imza atan Luis Fabiano'nun ilk golü çaprazdan tavana gayet şıktı bence, ayrıca 2. golündeki seri işleri de gayet güzeldi fakat son geçişte topu koluyla düzelttiğini düşünüyorum. Brezilya 6 puan ile 2.turu garantiledi.. bu grupta bugün Portekiz - Kuzey Kore oynayacak. Portekiz gruptan çıkacağım diyorsa bu maçı kazanmalı..veya son maçta gruptan çıkmış Brezilya'yı yeneriz diyorlarsa bilemem..

20 Haziran 2010 Pazar

Dünya Kupasında 9. Gün


dünya kupasının 9. günü geride kaldı, artık 10. gün içerisindeyiz..30 günlük turnuvanın 3'te 1'ne ulaştık diyebiliriz..zaman yine çabuk geçiyo ama eminim ki önemli sayıda futbolsever 2.tur eşleşmelerini bekliyor. gruplardaki 2.maçlar yarın itibariyle sona erecek ve son 16'ya kalacakların belirlendiği maçlar oynanacak.

dünün ilk maçında Hollanda turnuvanın grup maçları karakterine uygun bir skorla (1-0) Japonya'yı yendi ve 2.turu garantiledi. Japonların hala şansları var son maçlar öncesinde, şöyle ki grubun 21.30'da oynanan maçında Kamerun öne geçtiği halde Danimarka'ya 2-1 kaybedince elendi ve Hollanda'nın peşine takılma mevzusunda Japonya ve Danimarka 3'er puandalar..son maçı oynayacaklar ve Japonya'nın averajı Danimarka'ya göre 1 gol daha iyi..dolayısıyla beraberlik hakları var..bakalım nolucak..

D grubu maçında ise Gana ile Avustralya 1-1 berabere kaldılar..Gana kazansaydı işi bitiriyodu ama ilk yarıda 10 kişi kalan Avustralya'yı yenemediler ve son maçta Almanya ile oynayacaklar..bu gruptan 2.tura çıkmak için son maçlar öncesi en az umudu olan Avustralya ama onların bile matematiksel de olsa şansı var..

19 Haziran 2010 Cumartesi

Dünya Kupasında 8. Gün


günün ilk maçı tahmin edilen gibi hakkaten enteresan maç olmuş, izleyememeye üzülmekte hak varmış. Sırbistan ilk maçın flaş skorlusu Almanya'yı 1-0 yenip durumlarını eşitlediler ve gruptan çıkma işini hesap kitaba döktüler. Almanya ilk yarı bitimine doğru Klose'nin kırmızı kart görmesi ile 10 kişi kaldı ve hemen ardından kalesinde golü gördü. ve sonrası..kaçan onlarca gol, özellikle Almanların 10 kişiye rağmen önemli baskısı, doğal olarak kalelerinde belli açıklarda pozisyonlar..maçı eksik Gana bu akşam Avustralya'yı yenerse önemli avantaj elde eder ama ben o maça dikkat diyorum yine de..bu grupta son maçlarda büyük bir 2.tura çıkma heyecanı olacak..

günün 2. maçında ABD 2-0 geriye düştüğü maçta Slovenya'yı yakalayıp 2-2'yi kurtardı..kurtarmasa zaten Slovenler 6 puanla 2.tura uçarken kendileri hesap kitap işlerine soyunacaklardı ki..

günün son maçında büyük ülke takımı sınıfına soktuğumuz İngiltere büyük hayalkırıklığına devam ederek Cezayir ile golsüz berabere kaldı. puanını da 2 yaptı..orada da sıkıntı büyük, İngilizler oldukça uyuz olmuş durumdadırlar diye tahmin etmek zor değil.. son maçlar öncesi yine de şansları var, Slovenya'yı yenerlerse 5 puan ile 2.tura çıkarlar..

bu arada yan grup eşleşmelerinden çok enteresan 2.tur eşleşmeleri çıkacak gibi..onu da şimdiden not etmek gerek bence.

18 Haziran 2010 Cuma

Dünya Kupasında 7. Gün


gruplarda 2. maçlarla beraber gol sayısı da belirgin bir biçimde artmaya başladı. burada artık temkinli / kontrollü olmak yerine grup içindeki dağılıma göre kazanmak gereği söz konusu.

turnuvanın 7. günü bir maçta toplamda en fazla golün olduğu (5) Arjantin - Güney Kore maçı ile başladı. Dünya kupası ile ilgili yorumlarda hücum hatttına dikkat çekilen canım ciğerim biricik Arjantin'im G.Kore maçında bu yorumlara gerekli reaksiyonu verdi. ilk gol duran toptan ceza sahasına yapılan Messi ortasında savunmadan sekerek ağlarla buluştu. sonrası ise Higuain imzalı hat-trick. bu da turnuvadaki ilk hat-trick olarak kayıtlara geçti. Arjantin'de problem olacak yer orta saha gibi, sakatlığı olan Veron yerine Maxi Rodriguez başladı. daha sert - zorlu maçlarda ortada defansif anlamda sıkıntı olabilir mi soru işaretini kenarda tutuyorum şimdilik.

grubun diğer maçında ilk maçların kaybedenleri Yunanistan - Nijerya oynadılar ve kazanan Yunanistan oldu. kırılma noktası Nijerya 1-0 önde iken ilk yarıda 10 kişi kalmaları ve tam devreye girerken Yunanistan'ın eşitliği yakalaması. ama bir kırılma noktası daha söyleyeyim biraz fazla olsa da, 2. yarıda Nijerya kontra atağında kaçan golün tarifi yok. orda öne geçemediler ve Yunanlılar uzaktan atılan şutun kaleciden sekmesine tiplenen golle kazanıp 2. tur için şanslarını devam ettirdiler. gruptan çıkmak için son maçta Arjantin ile oynarken, Nijerya - G.Kore maçını radyodan takip edecekler..

günün son maçında ise Meksika Fransa'yı 2-0 ile geçerek önemli bir iş yaptı. maçı hakettiler, daha çok mücadele edip birşeyler yapmaya çabaladılar. çabaladılar diyorum çünkü Fransızların çabasını göremedim ben. sanırım Fransa dünya kupası play-off'unda İrlanda karşısındaki o meşhur Thierry Henry elinin ceremesini çekiyor! 2002 dünya kupasındaki gruptan çıkamama performansına 2010'da da çok yakınlar ve yine gol atamıyorlar. Domenech'ten sonra Laurent Blanc ile tekrar bir ayaklanma yapmayı denemeleri gerek, şu an için durumları hiç iyi değil bence.

bugünün maçlarında ilk maç skorlarından dikkat çeken Almanya, biraz hayalkırıklığı yaratan Sırbistan karşısında. değişik bir maç gibi. kaçacak olmasından dolayı üzücü. diğer maçlar C grubundan önce Slovenya - ABD, akşam ise tunuvaya kötü başlayan İngiltere ile Cezayir arasında..

17 Haziran 2010 Perşembe

Dünya Kupasında 6. Gün


öncelikle 6. gün maçlarının hiçbirini izleyemediğimi - gerçi h.içinde 14.30 ve 17.00 maçlarını işyerinde olmaktan dolayı izleyemediğimi 500.kez tekrar ederek - belirteyim. 21.30'daki Güney Afrika - Uruguay maçı da dışarıda olmaktan dolayı kaçan maçlar arasına kaydoldu..

Honduras - Şili maçında internet üzerinden canlı anlatım şekline biraz bakarak edindiğim izlenim, Şili'nin bayaa gol kaçırdığı ve maçı fazlasıyla hakettiği yönünde. Honduras ta gücü oranında direnmiş. tabii Şili grubun bu ilk maçında en zayıf görünen önünde kazanarak İspanya - İsviçre maçını bekleme hakkına sahip oldu. 3 puanları cepte beklemeye başladılar.

H grubunun devam maçında İspanya - İsviçre karşı karşıya geldiler. bir önceki maç günü yazısında herkesin dilinde olan İspanya diyerek kendimce bir sinyal vermeye çalışmıştım. herkesin bir takımı bu kadar çok dillendirmesi benim futbol kitabımda belli tersliklere neden olur..yine özetlerden anladığım kadarıyla aslında iyi de oynamış İspanya ama karşısındaki İsviçre'nin çok disiplinli, istikrarlı bir savunması var (ilk yarıda Senderos sakatlanmış, aynen devam etmişler) ve bunun yanına İspanya ağlarını bulduklarında grupta şekli enteresan duruma getirebildiler. Şili ve İsviçre 3'er puanla öne fırladılar ama aslında kağıt üstünde herkesin İspanya ardında o mu çıkar bu mu çıkar muhabbetleri arasında..grupta 2. maçlarda Şili - İsviçre maçına dikkat etmek gerek. İsviçre beraberliğe 3 puan gibi sevinir!

Gruplar aşamasında 2. maçlar A grubundaki Güney Afrika - Uruguay maçıyla başladı. bu maçta galibiyet için öne çıkan Uruguay ev sahibini 3-0 yenerek 2.tur kapısını oldukça araladı. Forlan biri penaltıdan 2 golle yine tüm dünyaya selam etti, seviyoruz kendisini. bu grupta bu akşam 21.30'da Fransa - Meksika önde kaçan Uruguay'ın yanına yaklaşmak için mücadele edecekler.

B grubu 2. maçları da bugün başlıyor. 14.30'da Güney Kore ile oynuyoruz! işyerinde kaçak gözlerle Vamos Arjantin diyerekten f5 ler eşliğinde kazanıp işi erkenden bitirmek isteriz. amma velakin Güney Kore de enteresan takım, bakalım nolucak..

saat 17.00'de ise Yunanistan - Nijerya oynuyorlar.. ilk maçların mağlup takımları..gruptan çıkacaklarsa beraberlik onları kesmez bence..

16 Haziran 2010 Çarşamba

Dünya Kupasında 5. Gün


turnuvanın 5.günü de geride kaldı. sanırım Kuzey Kore'nin Brezilya karşısında ilk yarıda beraberliği kotarması ve maçın sonunda 1 de gol atması ve yaşadıkları sevinç birçok insanda saf bir tebessüm bırakmıştır. güçleri belli olan Kuzey Koreliler ellerinden geldiğince mücadele ettiler ama bu Brezilya karşısında puan almaya yetmiyor tabi. Brezilyalı oyuncular 2.yarının başından itibaren Kuzey Kore kalesine yüklendiler ve 2 gol çıkarttılar..ilk golde sıfıra çok yakın bir açıdan golü atan Maicon'un direkt kaleye vurduğundan emin değilim (vurmuş ta olabilir)ama Kuzey Koreli kaleci de Maicon orta yapacak diye 6 pasa doğru açılınca golü yedi. 2.golün seyri oldukça güzeldi, Robinho'nun araya güzel pasına Elano'nun şık vuruşu..neyse Arjantin hastası biri olarak Brezilyayı da bu kadar anlatmayayım..

grubun akşam üstü oynanan ve benim günün maçı diye öne çıkarttığım maç pek öyle günün maçı olmamış ve gruptan Brezilya ile beraber çıkma hesabı yapan Fildişi ve Portekiz sanırım yenilip diğerinin arkasına düşmek istememişler..turnuvanın en öne çıkan maçların ALT bitme istatistiğine onlar da 0-0 ile katkıda bulunmuşlar..burada 2. maçlardan Brezilya-Fildişi maçı kritik.

günün ilk maçında ise F grubunda Yeni Zelanda-Slovakya karşılaştılar, yine işte olmaktan dolayı izleyemediğim maçta Slovakların çok önemli bir fırsatı teptiğini söylemek gerek. bir önceki gün berabere kalan İtalya ve Paraguay'a karşı az da olsa bir avantaj alacaklardı ama 90+3'te yedikleri golle yıkıldılar. bu grupta da 2.maçlarda kırılma Slovakya-Paraguay maçında yaşanacak gibi, bu maçı oynayanların İtalya ile gruptan çıkma hesap-kitap işleri açısından.

yarın herkesin diline doladığı İspanya İsviçre karşısına çıkarken grubun diğer maçında Honduras-Şili oynayacak. bu maçlar gündüz seansında..gruplarda 2.maçların ilki A grubunda Güney Afrika ile Uruguay arasında. kazanan 2.tur için öne fırlar.

2.maçların başlaması ile daha gollü maçlar izlemek üzere..

15 Haziran 2010 Salı

Dünya Kupasında 4. Gün


o en bilindik istatistik yine değişmedi ve 4. gün maçlarının tamamı ALT bitti.

takımların artık grupların ilk maçlarındaki psikolojilerinden mi, savunmaların gerçekten çok kuvvetli olmasından mı yoksa orta saha-hücum aksiyonlarının üretememelerinden mi bilemiyorum ama şu ana kadar gayet skorsuz ve mücadele üzerinden dönen maçlar var.

4. günün gündüz seansı diyebileceğim (işyerinde olmaktan izleme şansım olmayan) Hollanda - Danimarka ve Japonya - Kamerun maçlarından ilkinden daha beklenen bir skor gelirken Japonya'nın Kamerun'un öne çıkarıldığı maçtan 3 puan koparması kendi adlarına önemli iş. tabii gruptan çıkmak kolay değil, 2. maçlar daha belirleyici olabilir.

akşam seansındaki F grubu ilk maçında ise son dünya şampiyonu İtalya güney amerika elemelerinden sıkı gelen Paraguay ile 1-1 berabere kalarak turnuvaya kayıpla başladı. bu maçta mücadele çok öne çıktı, ceza sahası içinden -altı pas civarlarından- karşılıklı atılan gollerle puanlar paylaşıldı.

5. gün maçları biraz sonra başlamak üzere.. F grubunun devam maçı Yeni Zelanda - Slovakya. Stoch ilk 11 çıkar mı emin değilim ama Slovaklar dünkü beraberliği avantaja çevirmek için bugün kazanmak zorundalar. günün en dikkat çeken maçını Fildişi Sahili - Portekiz maçı olarak seçiyorum ve tabii yine ofiste f5 yaparak takibindeyim gündüz maçlarının..akşam 21.30'da ise Brezilya - Kuzey Kore ekran başından..

14 Haziran 2010 Pazartesi

İlk 3 Günün Ardından


2010 dünya kupasında 3 gün geride kaldı..hani kendi adıma turnuvaya tam konsantre olabilmiş değilim gibi bir his taşıyorum..neden böyle hissediyorum tam anlamadım ama maçların tamamını izleyememem bunda etkili sanırım.

mesela Arjantin'in yıllardan beri o kadar hastasıyım diye yazdım ama dün Nijerya maçını izleyeceğim yere 15 dk. geç girmek (heinze'nin kafa golünü canlı göremedim) ve Grup Yorum konserine gitmek için izlediğim yerden erken çıkmak (70.nci dk.) kaydıyla yarım yamalak izlemek te beni kötü etkiledi..maçı izlediğim kısımda Messi'nin sol ayak şık plaseleri ya çok az farkla kale direğini sıyırdı ya da Nijerya kalecisi Enyeama güzel hamleler ile topları çıkardı..bu Nijerya maçı grup aşamasında 1994 ve 2002'den sonra 3.ncü eşleşme idi ve kazanmak iyi oldu nitekim G.Kore'nin kazandığı maç günü aksi birşey iyi olmazdı.

bu arada maç kaçırmaktan dem vururken hafta içindeki bütün 14.30 ve 17.00 maçlarının da işyerinde olmak nedeniyle kaçacağını düşünürsek kendi adıma konsantreyi nasıl sağlarım bilemiyorum veya bence hiç kasmayayım bir şekil böyle gidecek bu yapacak bişey yok..

turnuvanın geride kalan ilk 3 gününde bana göre en dikkat çeken şey maçların bahis ağzıyla ALT bitmesiydi ki bu gece Almanlar Avustralya'yı 4-0 ile geçince bunu ilk değiştiren oldular..Tim Cahill'e 2.yarının başında gösterilen kırmızı kartın tamamen uydurulmuş bir kart olduğunu düşünmeme rağmen Almanya'nın Avustralya'yı başka bir skorla da olsa yeneceğini söyleyebilirim..bu son skorla da turnuvayı takip eden herkesin Almanlara bakışı hafif değişse de esas mevzunun 2.tur ve dolayısıyla eleme aşamasında başlayacağını söylemekle çok değişik birşey söylememiş olurum..Mesut'un performansını da beğendim ve hiç kimse de ahh bu çocuğu kaçırdık, Türk milli takımında oynardı ne güzel diye ağlamasın lütfen. Altıntoplar da Almanya'da oynayabilirdi, bu iş tercih ve erken hamle işi..neyse uzatmayayım..

yarın işteyken sürekli f5 yaparak takip edeceğim Hollanda-Danimarka ve bir kısmına f5 ile eşlik etmek durumunda kalacağım Japonya-Kamerun maçları E grubunun ilk maçları..akşam 21.30'da izleyebileceğim İtalya-Paraguay maçı da F grubunun ilk maçı.

vuvuzela'nın o kesintisiz sesi eşliğinde maçlara devam..

11 Haziran 2010 Cuma

Dünya Kupası Heyecanı

ve futbolu çok sevenlerin beklediği özel an geldi çattı..4 yıldır bugünü bekledik ve zaman yine çabuk geçti fakat bu kez bundan endişeli değil şimdilik mutluyuz. 1 ay boyunca deliler gibi maç izleyip, arkadaşlarla muhabbet sohbet, içilen biralar, sanki o ülkenin vatandaşı gibi tutulan takımlar..hiç bitmesin denilen türden 1 ay..

herkesin sevdiği - sempatizanı - taraftarı! olduğu bir (bazen kimilerinde birden fazla oluyo tabi ama doğrusu 1'dir) ülke vardır. bu benim için Arjantin. kendilerini çok severim ve 1990 İtalya'dan beri hastalarıyım. dönem olarak 1986 Meksika dünya şampiyonluğunu kaçırmam demektir bu, ama olsundur - 7 yaşında başka işlerle uğraşmaktan dolayı buna üzülmüyorum - Arjantin candır, ben bu dünya kupalarına şahit oldukça kendilerinin peşindeyimdir!

1 aylık heyecanın santrasına çok az süre kala, herkesin aklında güzel futbol anılarının kaldığı ve sonunda Arjantin'in dünya kupasını kazandığı (1990'dan beri 2 çeyrek final ve daha aşağısı hüzünlerinden sonra özledim artık valla yeter gelsin kupa!) bir turnuva olması dileğimle..

Stoch Transferi


futbol takımı adına güzel bir transfer başlangıcı. beklemiyordum, bir anda duyunca haliyle şaşırdım ve umutlandım..geçen sezon Avrupa Ligi grup aşamasında Twente ile oynadığımız maçlardan hatırlıyoruz ve bugün başlayacak Dünya Kupası'nda İtalya, Paraguay ve Yeni Zelanda'nın olduğu grupta Slovakya forması ile kendisini izleyebiliriz..

Stoch transferinde bana göre öne çıkan detaylar;
- takım rotasyonunda en sıkıntı çektiğimiz mevkiye yapılmış bir transfer, sol açık ağlıyordu!
- 1989 doğumlu olması, 21 yaşında bir yabancı transferi yaptığımızı hatırlamıyorum
- beni artık çok sıkan brezilyalıya tamah etmek yerine avrupalı (hatta bünyede orta avrupa dinamizmini bulunduran) bir transfer
- ve bu çocuğun 17 yaşında iken chelsea gözcüleri tarafından keşfedilip ingiltereye getirilmesi

Galatasaray'ın 2-3 haftadır listesinde olduğu söylenen adamı bizim hiç hesapta yokken alacağımızı düşünmek istemiyorum, aklıma ilk anda lan bu herifi gs alıcaktı jetonu düşse de, sezon içindeki Twente maçlarında Aykut Kocaman'ın elemanı gözüne kestirdiğini ve ihtiyacın çok bariz olduğu yere uygun gördüğünü düşünüyorum..

5 Haziran 2010 Cumartesi

Fiorentina'da Yeni Dönem

bir diğer sevdiğim / sempati duyduğum takım olan Fiorentina'da 2005-2006 sezonundan beri görevde olan Cesare Prandelli'nin dünya kupası sonrası İtalya milli takımının başına geçmesi nedeniyle bıraktığı teknik direktörlük pozisyonuna futbolcu ekolden gelen teknik direktör Sinisa Mihajlovic getirildi.

hayırlı olsun diyeyim ve Prandelli'nin takımı diplerden alıp gayet hatırı sayılır şekilde Serie A'nın yukarılarına taşımasına da vurgu yapayım..güzel işler yaptı, takımı 5 sezonda pozitif anlamda etkiledi bence ve bu teknik direktörlük çıkışının sonucu olarak İtalya milli takımının başına getirildi zaten.

Mihajlovic ilk anda doğru tercih mi diye emin olamazken yine de daha kafadan carlamayı sevmeyen bir yapım olduğu için bekleyelim, görelim modundayım..

şu anki mesleğine doğrudan bir etkisi yok fakat söylemekte de sakınca yok. kendisinin uzak mesafeli golleri, free-kick sayıları da meşhurdur..başarılar diliyorum..

3 Haziran 2010 Perşembe

Usta'ya Saygı


büyük şair, güzel insan, kimilerince değeri anlaşılmamış büyük usta,
seni saygı ile anıyorum ve güzel şiirlerin içinden bunu paylaşıyorum;

GİDERAYAK

Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.
Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.
Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.
Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.
Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.
Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.
Sevdalara doyulamadı.
Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.

Haziran 1959

Nazım Hikmet Ran

Şampiyon Fenerbahçe


Şampiyonluk tüm Fenerbahçelilere kutlu olsun!

hak ettik ve kazandık.

maçın analizine, detaylara girmenin bir anlamı yok ama Fenerbahçe maçın başından sonuna öyle bir üstünlük kurdu ki işin noktalanması adına önemli bir mesaj verdi.

bu şampiyonluğu ne kadar istediğini göstermek ve bunu sonuna kadar hak etmek!

aslında sıkıntılı geçen, istenilen çizgide gitmeyen sezonun şampiyonluk ile noktalanması da taraftarda farklı bir his, mutluluk yaratır, bu sezon öyle oldu, sıkıntılı ama sonu çok mutlu!

ve önemli bir detay, bu son 4 sezondaki 3.ncü şampiyonluk. amatör şubelerine önem veren, hedefler koyan Fenerbahçe Spor Kulübü için emeklerin karşılığı alınmış bir başka başarı.

sezonu kapattık ve geriye dönüp baktığımızda aynı sezona sığdırılmış erkek / kadın basketbol ve voleybol şampiyonlukları ve bu şubelerin şampiyonlukları yanına eklediği diğer önemli başarılar..

Türkiye'nin tek gerçek spor kulübünün Fenerbahçe olduğunu söylemek ukalalık olarak algılanmamalı tersine Fenerbahçe'den nefret edenler veya başka tarafta olanlar için kendi gönül verdikleri kulüplerin de bu başarıları yakalaması için heves uyandırmalı.

her şeyden önce saygı duyulmalı. biliyorum bu mevcut nefret ile çok zor ama en azından farkında olunmalı..

2 Haziran 2010 Çarşamba

Karşılama İptal!


evet çok kaliteli medya ve onun yaratıcı Fenerbahçe haberlerine alışık bu bünye. bir önceki yazıda Diego Forlan için - medya kalitesine rağmen - umutlanan, umutlanmak isteyen, çelişki yaşayan ben, şimdilik kulübün resmi sitesinden yayınlanan bilgilendirme mesajı ile havaalanında Forlan'ı karşılama işini iptal ediyorum.

Havaalanında Karşılarım


Diego Forlan, blog sayfasını inceleyenler soldaki küçük fotolarda onu görürler..kendisini severim, Atletico'nun sempatizanı ve Forlan'ın hastası olmuş bir adamım..özellikle bu sene Avrupa Ligi'nin kazanılmasında attığı çok kritik goller var..

neyse biliyosunuz Fenerbahçeliyim ve medyaya Fenerbahçeli bir birey olarak güvenim müthiş derecede az, yok gibi bişey! şimdi bu akşam ajanslardan düşen habere bakın: Fenerbahçe'de Forlan gündemde!

şimdi bir yandan o medyaya palavracı diyen ben, diğer tarafta lan acaba çubuklu forma içinde görür müyüm ben bu Forlan'ı çelişkileri..yakın çevrem bilir veya en azından tahmin eder bu transfer gerçekleşirse çocuk gibi sevineceğimi..ama işte ben bu medyaya güvenmiyorum arkadaş. hele bir de Fenerbahçe ise haberin öznesi, ne siz sorun ne ben anlatayım!?

ben bu haberler çıkmadan da zaten "ahh be Forlan Kadıköy'e bir gelse" diye ara ara düşüncelere kapılırdım..fakat transferin maliyeti, araya giren dünya kupası, piyasasının oldukça geniş olması vs. bunlar sıkıntılı ayrıntılar..

olur da gelirsen Forlan, seni havaalanında karşılarım.

hadi görüşürüz..