22 Aralık 2011 Perşembe

Sakin ve Sabırlı


Pazar akşamı bir önceki haftanın kapanış maçında hırs, nefret, direnç karışık bir maç sonunda Trabzon'u 1-0 yenip; yeni haftanın ilk maçında Antalya deplasmanına çıktık. Bu sezon Fenerbahçe'ye reva görülen nice şeyden sadece bir tanesi önceki haftanın kapanışını yapıp; yeni haftanın açılışını yapmak!

Yayıncı kuruluşun açgözlü olmasından dolayı maçın başlama saatine tekrar isyan etmeyeyim ancak bu adamların dekoderlerinden ne kadar uzak olursak o kadar doğru yapmış olacağımızı, daha az dekoder - daha çok radyo söylemimi tekrar belirteyim.

Antalya deplasmanını 90 dk. olmasa da işten çıktıktan sonra yolda radyodan dinledim. Maç başladığı gibi 0-0 bitti. Teknik-taktiğe bu sezon girmeyeceğim onu zaten biliyorsunuz da teknik-taktik deyince benim pek bir sahip çıktığım Bienvenu'nün boş kaleye kaçırdığı golü radyoda duyduğum andaki hislerim enteresandır, şimdi onu buraya nasıl yazacağımı bilemiyorum lakin yazının başlığına yazdığım gibi sakin olmalı diyorum. Bienvenu yeteneksiz olabilir, yetersiz olabilir, Fenerbahçe'nin bu sezon yaşadıkları nedeniyle Niang'ın apar topar gitmesi ile transfer sezonu kapanırken son anda Aykut hocanın listesinin sonlarında da olsa transfer edilmiş olabilir vs.

Şimdi bütün bu 3 Temmuz gününden düne kadar bize dayatılan herşeyi ama herşeyi bir düşünün, bir de Bienvenu'nün boş kaleye kaçırdığı golü. Hangisi daha insanca? Hangisi daha masum?

Merak etmeyin ben farkındayım Bienvenu yetersiz bir kardeşimiz ama derdimiz onu sözlerimiz, cümlelerimiz ile paramparça etmek olmamalı, sakin olmalı enerjiyi neredeyse 5,5 aydır tüm gücüyle saldıranlara yöneltmeliyiz. Tabii kimseye ne yapacağı daha doğrusu neye nasıl tepki vereceği konusunda etki edecek gücüm yok, öyle birşey olamaz zaten.

Bu hayatta hep mazlumdan yana olan ben bırakın da Bienvenu'den yana olayım. Her zaman iyi olanın, çok yetenekli olanın yanında olabiliriz ama arada sırada yeteneği süper olmayan fakat mücadele edenleri de düşünün.

Fenerbahçeli her birey bu sezon takımına veya futbolcusuna tepki verirken sakin olmalı ve 3 Temmuz'dan bugüne kadar bize dayatılanları düşünüp zor olsa da son sözü söylemek için sabırlı olmalı.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Fenerbahçe Söyleyecek Son Sözü


Lakin bu son sözümüz değil, daha söyleyecek sözümüz var. Sakın bitti sanmayın!

Dün akşama dair her Fenerbahçeli'nin içindeki duyguları belki tahmin etmek olası ancak hissetmek çok zordu. Hissetmeniz için Fenerbahçeli olmanız, çok seviyor ve Fenerbahçe'yi yaşıyor olmanız gerek. 3 Temmuz'dan beri her şeyin farkında olmalı, geride kalan sürede dayatılanları, adeta gözünüzün içine bakarak sizinle dalga geçmeye çalışanları bilmeniz gerekli.

Sahada olup biten bu hislerden farklı olabilir mi? Orada emek veren Fenerbahçeli futbolcuların, Aykut Kocaman'ın duygularını bir düşünün. Onlara diyorlar ki sizin geçen sezon tarihe geçen 17 maçlık performansınız hileli, kazandığınız şampiyonluk ta sizin değil başkalarının eseri.

Siz şike ile kazandığınız şampiyonluk nedeniyle Şampiyonlar Ligi'ne gidemezsiniz, yerinize hakkını çaldığınız, tamamen kendi hakkı ile kimseye sırtını dayamadan 82 puan alan Trabzonspor Şampiyonlar Ligi'ne gidecek. Çünkü onlar temiz, aman Fenerbahçe şampiyon olmasın da onlar şampiyon olsun diyenler temiz, sadece Fenerbahçe kirli!

Aykut Kocaman geçen sezon kazanılan 82 puanın üzerine saymaya devam ediyoruz demişti. Fenerbahçe bunca sıkıntıya, kaybettiği kadro gücüne, sakatına-eksiğine, aylardır medyası ve onun zehiri ile oluşturulan kamuoyu algısına rağmen 34 puanla hala zirvede. Aykut hocanın vurgusuna göre 116 puan. Peki ya siz? Sizin sıkıntınız, derdiniz ne? Üzerinize kim geliyor, nelerle boğuşuyor veya kime direniyorsunuz? Bu 21 puan veya 103 puanınızın sebebi ne?

Sizin bahanelerinizi bilemem ama Fenerbahçe'nin son sözünü daha duymadınız.

Bu dün akşam 1-0 kazandığımız veya 16 hafta sonunda oluşan fark kadar değil.

Sabredin, biz çok çok sabrediyoruz!

12 Aralık 2011 Pazartesi

Direnin Çocuklar!


Haftalar geçtikçe, bu düzen en akla gelmeyecek skandalları gayet normal gibi gösterip topluma bakın biz sizi böyle yönetiyor, adaleti böyle sağlıyoruz ve sizi salak yerine koyduğumuzu sanıyoruz dedikçe Fenerbahçe o düzenin çarkına çomak sokacak, direnmeye devam edecek!

Bu gece Bursa deplasmanında net bir skorla 0-2 kazanan çocuklar direnmeye devam ettiler. 3 Temmuz'dan beri normal diyemeyeceğiniz onlarca değil yüzlerce detay varken; Fenerbahçe kendisine oranla sorunsuz, ortamı gayet uygun ve 3.5 yıl sonra ligde yenildiği ezeli rakibi ile halen aynı puanda, inatla bu kumpasa katkıda bulunan, ortak olan, sahip çıkanlara rahat vermiyor!

Semih 15. haftada ligdeki ilk golünü atıyor ama öte yandan Stoch zımba gibi vurmaya devam ediyor, ağları sarsıyor! Gerçekten de bir sanat eseri olan "şike operasyonu"na direnen çocukları tarih yazmaya devam ediyor. Onların kazandığı her galibiyet boğazlarda düğüm, suratlarda acı bir ifade bırakıyor!

Ve biz herkes için adalet isterken, Fenerbahçe'nin bu direnişine ortak olmaktan dolayı onur duyuyor ve tahmin ettiğiniz üzere Pazar akşamını bekliyoruz!

7 Aralık 2011 Çarşamba

Fenerbahçe Yalnız Değil!


Bu akşam Galatasaray maçı var. Arena'da deplasmandayız. Bu kez yönetenlerin daha kolay yönetebilmek adına getirdiği yasak ile deplasmanda oynayacak takımın taraftarı kendine ayrılan yere alınmayacak!

Çok eskiye gitmeye gerek yok, geçen sezon Arena'nın açılış derbisinde, 18 Mart'ta oradaydık. Normalde olması gerektiği gibi! Fenerbahçe'ye ses verdik, mücadelesine ortak olduk.

Bu kez Fenerbahçe'yi orada yalnızlığa ittiler. Fenerbahçe için, Fenerbahçe lehine bir ses çıkmayacak orada! Dışarıda milyonlar, kimisi tv, kimisi radyo başında, bazısı özgür, bazısı özgürlüğünden mahrum! Hepsinin ortak bir heyecanı var ve aslında yıllar boyu ezeli rekabette üstün geldikleri Galatasaray maçına bu kez başka bir gözle bakıyorlar.

Fenerbahçe'nin golü veya golleri tarih boyunca Galatasaray ağlarına giren gollerden çok farklı olacak. Fenerbahçe kaybederse canı her zamankinden çok sağ olacak, kazanırsa sıradan bir Galatasaray galibiyeti olmayacak. Belki de berabere bitecek ama Fenerbahçe'nin 5 aydır verdiği mücadele bitmeyecek!

Geçen sezon Arena'da olanlardan biriyim ve o geceyi ömrümün sonuna dek unutabilmem mümkün değil! Alex'in son dakikalarda gelen maçı kazandıran golündeki sevincimi de, onun deplasman tribünündeki bizlere verdiği selamı da unutamam!

Bu akşam fiziken orada yokuz ama Fenerbahçe formasıyla sahada mücadele edecek futbolcuların kalbinin içindeyiz!

Kazanırsak hep beraber kazanacağız, kaybedersek hep beraber!

5 Aralık 2011 Pazartesi

Fenerbahçe'nin Şutu!


Kadıköy'deydik cumartesi akşamı. Rakip Ankaragücü. Bizim tribünde, futbolcuların sahada, Aykut hocanın kenarda yaşadığı ruh halini tarif etmek öyle sıradan değil, kolay değil. Büyük bir sabır gerekiyor ama yetmiyor..

Fenerbahçe sahada mücadelesini vermeye, biz tribünden ona ses olmaya devam ediyoruz.

Ankaragücü'nü Stoch'un (2) ve Cristian'ın hırs dolu şutlarıyla gelen güzel golleri ve Dia'nın mücadeleye yeniden katılmasına selam eden golü ile 4-2 mağlup ettik.

İlk 3 goldeki şutlar, Fenerbahçe'nin hırslanan ayaklarından çıkan şutlar! Ortada dönen skandala, hukuksuzluğa, hiç adil olmayan adalete karşı atılan şutlar! Bu düzeni görenlerin ayaklarından daha çok şut çıkacak ve hedefi bulacak!

Fenerbahçe'nin şutu, her zamankinden şiddetli, hiç olmadığı kadar hırs dolu!