27 Şubat 2012 Pazartesi

Taraftar Neden Hep Yalnız?


Bu garip ve aslında canımızın çok yandığı zor sezonda ilk kez 26. haftada bir h.sonu deplasmanı oynamış, ona da işçinin şehirlerinden Karabük'ün uyguladığı adaletsiz bilet fiyat politikası ile gidememiştik. Fikstürde 28. hafta ikinci kez bir h.sonu deplasmanı, abartılmamış bilet fiyatı ve istikamet Eskişehir olunca heveslenmiş, yola çıkmak üzere heyecanlanmıştık.

Cumartesi sabahı bir gece öncesinde Çağlayan Adliye Sarayı'nda saatlerce adalet için bekleyen ama o adaletin gelmeyeceğini bile bile direnen ve üzerine yine biber gazı sıkılan bizler Kadıköy Evlendirme Dairesi önünde yola koyulmak üzere toplandık.

Vamos Bien tek otobüs ile Eskişehir yollarına düşerken yine o sevdiğimiz şarkılar, tezahüratlar dillerimizde, çok sevdiğimiz Fenerbahçe'yi deplasmanda yalnız bırakmamak umuduyla ilerledik. Eskişehir'e vardığımızda polisin şehrin biraz dışında yaptığı rutin arama, kontrol sonrası stada geçmek, tribündeki yerimize gitmek olması gerekendi.

Fakat olduğumuz yerde fazla bekletilince anladık ki polis bizi orada tutma talimatını almış, elinde bileti olan, kilometrelerce yol aşıp gelmiş 500'ü aşkın Fenerbahçe taraftarının tribüne doğru yönelmesine müsaade etmiyordu. Bizler ise isyan ederek, fiziki olarak tribüne girmek niyeti ile değil ama başka bir şeyi göstermek için polisin, yanındaki biber gazının, onlara eşlik eden panzeri ve tazyikli suyu bilerek stada yürüdük. Yaklaşık 7-8 kilometre yürüyüşün birçok aşamasında polisin barikatı, panzerin tazyikli suyu ve gözleri rahatsız eden ışığı vardı. Onlar sağa geçerken biz sola geçiyor, başka yerde yanımızda yürüyorlar ama ileride barikat kuruyorlardı.

Şehrin içine kadar girdik, müdahale edeceklerini söylediler. Haklıydık ve yine mağdurduk. Elimizde biletler ile takımımızı yalnız bırakmamak için çıktığımız bu yolda tribüne sokulmuyor hatta şehire giremiyorduk. Şehre girdik ve bir kez daha Türkiye tribünlerinin en mücadeleci taraftarının Fenerbahçe taraftarı olduğunu gösterdik.

Maça girememek bizi üzmez lakin futbol üzerine ahkam kesen çok bilmiş yorumculardan, medyada konu Fenerbahçe olunca at koşturan ulemalardan, temiz futbol dilencilerinden, Eskişehirspor yönetimi ve kendi kulüp yönetimimizden bu konuda bir şeyler duymak istiyoruz.

Takımını deplasmanda yalnız bırakmak istemeyen taraftar neden hep yalnızlığa itiliyor?

Ses yok!

19 Şubat 2012 Pazar

Fenerbahçe Halktır, Halk Yenilmez!


Biz bu sevgiyi yaşıyoruz, her an içindeyiz, biliyoruz. Siz bilmek istemiyor, görmezden gelerek kabul etmemeyi ve bahaneler üretmeyi tercih ediyorsunuz. Fenerbahçe'nin halkın takımı olduğunu, halk dediğimiz o büyük kitlenin çok farklı yaşam biçimine sahip; sosyal, ekonomik, politik ve hatta inanç açısından ayrı ayrı insanlar tarafından ne kadar çok sevildiğini söylüyoruz.

Dün akşam "seyircisiz" ceza nedeniyle oynadığımız Sivasspor maçına 40.000'e yakın Fenerbahçe taraftarı kadın ve çocuk koşarak, büyük bir heyecanla Kadıköy'e geldiler. Kimileri ilk kez Fenerbahçe'yi tribünden görüyordu, kimileri Manisa maçından sonra ikinci kez, kimileri de zaten hep tribündeler ve Fenerbahçe sevdalarını yaşıyorlar.

Dün akşam büyük bir geri dönüşü, önce sevinmeyi sonra geri düşmeyi ve maçın 2. yarısında gelen 3 gol ile kazanmanın mutluluğunu yaşadılar. Alex'in maçı 2-2'ye getiren, adeta meşalenin fitilini ateşleyen o müthiş golünü yerinde gördüler, o müthiş gole yerinde sevindiler. Annem oradaydı, diğer anneler, kız kardeşlerimiz, küçük kardeşlerimiz..

Fenerbahçe geriye düştüğü an hiç homurdanmadılar, bildikleri tezahüratları söylediler, söylemeye çalıştılar ve geri dönüş galibiyetine çok sevindiler, hepimiz çok sevindik.

Fenerbahçe'nin bir kez daha halkın takımı olduğunu gösterdiler. 40.000'e yakın Fenerbahçeli kadın ve çocuk Fenerbahçe için heyecanlandılar, Fenerbahçe ile mutlu oldular.

Kadınıyla, çocuğuyla ve erkeğiyle halk, Fenerbahçe'sini çok ama çok seviyor. Fenerbahçe de gücünü halktan alıyor, bazen sendeliyor, zor günler geçiriyor ama yıkılmıyor, yenilmiyor!

13 Şubat 2012 Pazartesi

Sırtımda Taşırım


Dün akşam Karabük deplasmanında son dönem engel olamadığımız kötü deplasman performansına devam ederek 2-1 kaybettik. Kötü oyun ve kötü mücadele vardı. Futbolda sizin dışınızda oyuna etki eden şartları ve bunların oyunun galibini belirleme ihtimalini bir kenarda tutarak hep dediğimi tekrar ediyorum: oynanan oyun ve mücadele rakipten daha iyi olsa zaten Fenerbahçe büyük ihtimal kazanır. Tabii ki bazen kötü oynadığınız zaman da kazanabiliyorsunuz.

Neyse, başlığa geri dönüyorum ve daha önce söylediğimi sahada alınan skordan bağımsız tekrar ediyorum:

Aykut hocam, seni gücüm bitene kadar sırtımda taşırım.

Ve bilirim ki gücümün bittiği yerde de benim gibi seni taşıyacak bir arkadaşım hep vardır.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Derbi Algısı


Fenerbahçe, Kadıköy'de Beşiktaş'ı 2-0 mağlup ederek rakibinin burada kazanamama serisini 7 sezona çıkardı ve son yıllardaki derbi performans üstünlüğünü devam ettirdi.

Maç öncesi Beşiktaş'ın eksikleri ve bunların çok önemli isimler olduğu konuşuldu. Beşiktaş Kadıköy'e çok eksik geliyordu ama diğer taraftan Fenerbahçe'nin içinden geçtiği dönem ve takımın gel-gitli maç performansı ve hatta 3 gün önce Samsun deplasmanında 3-1 mağlup olması yok sayılmış gibiydi. Müthiş formda, tam kadro Fenerbahçe bu eksik Beşiktaş'ı yenmeli hatta rahat yenmeli ama Beşiktaş bu kadar eksiğe rağmen Kadıköy'den çıkarsa büyük iş! Maç öncesi oluşan algı bu yöndeydi.

Maçın başında Alex'in kornerinde Gökhan Gönül'ün arkaya sektirdiği topu Yobo'nun tavana asmasıyla 1-0 öne geçen Fenerbahçe maçın 90. dk.sına kadar kendi skorunu arttıramadı ve ilk yarı Beşiktaş kontraları, 2. yarı ise sürenin geçmesi ve skorun halen 1-0 ilerlemesine bağlı olarak skoru tutma güdüsü ile geçti. Tam da burada Beşiktaş'ın Fenerbahçe kalesine yüklenmesine ve neredeyse daha iyi oynayan taraf ilan edilmesine tanıklık ettik!

Fenerbahçe dün çok iyi oynamadı ama "eksik" Beşiktaş'a karşı 1-0'ı arttıramadı ve süre ilerledikçe psikolojik olarak skoru korumaya geçti ve dolayısıyla Beşiktaş'ın kalesine gelmesine olanak tanıdı. Bu oyun şekli ve derbinin maç öncesi yaratılan algısı ile Fenerbahçe kötü oynayıp kazanan tarafmış gibi ilan edildi veya ben çok alınganlık yapıp öyle anladım.

Maçtan önce sakatlıkları bulunan ama derbiye ilk 11 başlayan Gökhan Gönül ve Emre'nin oyunu tamamlayamamaları arada kaynadı. Fazla dakika bulamayan Orhan Şam ve uzun süredir sakatlık nedeniyle oynamayan Selçuk'un sakatlanan Gökhan ve Emre'nin yerlerini kapatma çabaları gibi detaylar önemsizdi.

Nihayetinde maç 1-0 bitecek mi yoksa Beşiktaş golü bulacak mı derken ayağının tozuyla maça çıktı tabirinin tam karşılığı olan Moussa Sow'un Beşiktaş filelerini görmesiyle Fenerbahçe eksik Beşiktaş'ı 2-0 yenmesini bildi.

Benim ve arkadaşlarım içinse Beşiktaş galibiyetinin mutluluğu bir tarafa tribünde beraber ter döktüğümüz kardeşlerimizle beraber yaptığımız "Haklıyız Kazanacağız" pankartının tribünleri selamlaması çok önemli ve değerliydi.

3 Şubat 2012 Cuma

Gel-Git


Samsun deplasmanında kötü oynadı Fenerbahçe, kötü mücadele etti. Stoch'un golü ile maçın başında 1-0 öne geçtiği mücadeleyi 3-1 kaybetti. Ligin 24. haftası sonunda 4. mağlubiyetini aldı.

Son dönemde yazdığım yazılarda takımın bugüne kadar ligi sürece rağmen iyi götürdüğünü lakin haftalar ilerledikçe ayakta kalmak adına sorunlar yaşadığını ve istikrarsız bir oyun / mücadele girdabına girdiğini vurgulamak istedim. Bu durumdan kurtulmanın da sezon sonuna kadar kolay olmadığını, yaşanan süreçten bağımsız bir saha performansı görmek kolay değil diye düşündüğümü söyledim.

Dünkü Samsun maçına dair yakın çevreme, eşe-dosta puan kaybı yaşayabiliriz diyordum. Açıkçası bu yukarıda saydığım nedenler, Samsun'un ligdeki durumu vs. gözeterek 2 puanlık bir kayıptı ama biraz daha fazlası oldu. Saha içindeki yanlışları burada yazacak değilim ama zaten mağlubiyete sahada yaptığınız yanlışlarla gidiyorsunuz ve çok büyük acaiplikler olmadığı takdirde rakipten iyi oynar, daha iyi mücadele ederseniz galibiyete ulaşırsınız.

Maç sonunda sosyal medyanın gözbebeği twitter'da yine farklı tepkiler vardı. Takımın kötü mücadelesi ön plandaydı. Ben Fenerbahçe kazanınca seviniyor, kaybettiğinde üzülüyorum ve tabii futbol adına doğru veya yanlışları eşimle-dostumla paylaşıyorum. Daha fazlasını pek tercih etmedim. Kötü mücadeleye fazla tepki verenler ile eleştireni burada ayrı tutuyorum. Arada bir fark var.

Dediğim gibi Fenerbahçe zaten Samsun'dan daha iyi oynar ve mücadele ederse, ekstra etkenler olmadıkça o maçı kazanır ancak takımın yaşadığı gel-gitler bunun gerçekleşmesine engel.

Zor sezon oynuyoruz, kolay değil.