28 Şubat 2011 Pazartesi

6. Hafta


Fenerbahçe sezonun 2. yarısında başladığı çıkışını Kadıköy'de Kasımpaşa'yı 2-0 mağlup ederek sürdürdü. Bu galibiyet 2. yarıda yakalanan serinin içindeki en durgun galibiyet olarak dikkati çekti. Fakat takımın İnönü deplasmanında alınan Beşiktaş galibiyeti sonrası bu tip durgun bir galibiyete hakkının olduğunu düşünüyorum. 17'de 17 diye birşey yok bu hayatta tıpkı her maçı sürklase eden bir oyun olamayacağı gibi..

Fenerbahçe Kasımpaşa'yı geçerken kaptan Alex bu ülkede performansıyla, oyuna etki edebilme gücüyle, sahadaki varlığının rakipler için her an tehdit olmasıyla eşsiz olduğunu bir kez daha gösterdi. O, bu ülkede sahne almış en büyük futbolcu, isteyen itiraz edebilir, karşı çıkabilir vs. ama gösterdiği performansın bana göre muadili yok!

Kasımpaşa maçının kritik anlarından biri de Volkan'ın Fenerbahçe 1-0 öndeyken kurtardığı penaltı oldu. Geçen haftaki Beşiktaş maçında Almeida ile karşı karşıya kurtardığı pozisyon sonrası bu penaltı kurtarışı da Volkan'ın hanesine yazılan dikkate değer artılardan.

Fenerbahçe şampiyonluk mücadelesini son derece sağlam adımlarla sürdürürken rakiplerden Trabzonspor'un Kayserispor ile 3-3 berabere kalarak Avni Aker'de "bir kez daha" puan kaybetmesi Fenerbahçe ile Trabzonspor'un puanlarının artık eşit olmasına neden oldu ve 2'li averaj avantajı cebinde olan Fenerbahçe'nin gol fazlasıyla lider olması aklıma biraz geçmişe gidip 2003-04 sezonunu getirdi.

Fenerbahçe 2003-04 sezonunda ilk yarıyı tekrarı oynanacak olan Rizespor maçı sonucu belli olmadan Beşiktaş'ın 11 puan gerisinde tamamlamış ve sezonun 2. yarısındaki çıkışı ve Beşiktaş'ın puan kayıpları sonrası liderliği tıpkı bu sezon olduğu gibi 6. haftada kazanmıştı. Beşiktaş deplasmanda Kocaelispor'a kaybederken Fenerbahçe Kadıköy'de Galatasaray'ı 2-1 yendiği hafta liderlik koltuğu el değiştirmiş; sezon sonunda mutlu sona Fenerbahçe ulaşmıştı. Bu sezonun da ilk haftası hariç puan tablosunda geriden gelip 6. haftada alınan liderliğin de bu açıdan dikkat çektiğini söylemek gerek.

Ligin bitimine 11 hafta kala yarışın sonunu kestirebilmek güç fakat geçen sezonun son haftasında şampiyonluğu kaybeden Fenerbahçe, kazanan Bursaspor ve buna etki eden Trabzonspor'un hemen ertesi sezon şampiyonluk yarışında başabaş olmalarının manidar olduğunu vurgulamak gerek.

25 Şubat 2011 Cuma

Enteresan Bir Detay


Dediğim gibi bu sadece bir detay ve sonunda bize gerçekleşeceğine dair bir kesinlik vermemekte ama dikkatimi çekmişken ve şu anki durum da bunu yazmak için olanak vermişken paylaşmak istedim.

Şöyle ki;
Eski adıyla Cumhurbaşkanlığı Kupası olan ve bir süre ara verilip Futbol Federasyonu tarafından 2006-07 sezonu başı itibariyle Süper Kupa ismi ile tekrar düzenlenen organizasyonda Süper Kupa finalini oynamaya hak kazanan takımlar devam eden sezonda ligi şampiyon tamamlayamıyorlar. Ligde şampiyon olan takım Süper Kupa finalini oynayan takımlardan başka bir takım oluyor.

Bu durum sırasıyla,
2006-07 Süper Kupa Finali Galatasaray - Beşiktaş (Şampiyon Fenerbahçe)
2007-08 Süper Kupa Finali Fenerbahçe - Beşiktaş (Şampiyon Galatasaray)
2008-09 Süper Kupa Finali Galatasaray - Kayserispor (Şampiyon Beşiktaş)
2009-10 Süper Kupa Finali Beşiktaş - Fenerbahçe (Şampiyon Bursaspor)

olarak gerçekleşti ve Süper Kupayı kazanan da kaybeden de devam eden sezonu şampiyon tamamlayamadı.

2010-11 sezonun başında Süper Kupa Finali oynayan Bursaspor ile Trabzonspor 22 haftası geride kalan Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe ile birlikte şampiyonluğun en ciddi adayları konumundalar. Süper Kupa finalini oynayan bu iki takımdan geriye kalan en önemli şampiyonluk adayı ise Fenerbahçe.

Sadece dikkatimi çeken ve yazının başında da belirttiğim gibi gerçekleşmesi adına tarafımıza bir kesinlik sunmayan ancak bize sadece enteresan bir detay olarak yansıyan bu durumu not olarak paylaşmada ve blogun arşivinde durmasında bir sakınca yok.

2010-11 Süper Kupa Finali Bursaspor - Trabzonspor (Şampiyon ?)

22 Şubat 2011 Salı

Kara Deryalar Fenerle Aydınlandı


Öncelikle şunu belirterek giriş yapmak doğru olacaktır: Oradaydım; kara deryalar aydınlanırken olunması gereken yerde! Alex'in Beşiktaş'a karşı hat-trick yapmasına vesile olan 3 golün de ağlarla buluştuğu kalenin arkasında..

Fener'in ışığının daha güçlü olması için tribündeydik. Kara deryalarda onu yalnız bırakmamak, sonuç ne olursa olsun çıkılan yoldan sapmamak adına..

Sezonun 2.yarısına öyle bir başladı ki Fenerbahçe, herkesin ilk 5 haftaya dikkat çektiği zor fikstür serisinden maksimum puanı almayı başararak çıkmasını bildi. İnönü'deki Fenerbahçe maçlarının Beşiktaş açısından ruh halini bilirsiniz. En çok Fenerbahçe'yi yenmek isterler, eğer yarışta geri düşmüş veya kopmuşlarsa Fenerbahçe'yi yenmenin değeri azalmaz, yeter ki şampiyonluktan etmeye bir etkileri olsun.

Maç öncesindeki futbol ortamı sezon başı ve ortasında transferin yaldızlı kısmına ağırlık veren fakat bu yaldızlı transferlere rağmen sürekli kaybeden bir Beşiktaş ile sezonun 2.yarısında çok net dikkat çeken bir ivme yakalayan Fenerbahçe'den bahsedilmesine işaret ediyordu. Maç öncesi Fenerbahçe'nin İnönü'de beraberlik için kredisi var diye düşünüyordum fakat maçın hemen başında gelen gol ve ardından gelen yarım saatlik süredeki Fenerbahçe pozisyonları maçı kazanmazsak puan kaybına yazık olur diye düşünmeme sebep oldu tıpkı sezonun ilk yarısında Kadıköy'deki maç gibi.

Fenerbahçe 1-0 öne geçtikten sonra Dia ile sol kanattan çok etkili geldi ve kendisinin biri direkten dönen diğeri Rüştü'nün çıkardığı vuruşları ile uzak kale arkasından heyecanlandık. Yine bu bölümde Niang'ın kendi yarı sahasında Necip ve Toraman'ı ekarte edip uzun bir mesafe sürdüğü topla Beşiktaş ceza sahasına kadar gelip vurduğu şutun gol olmaması kaçan önemli pozisyonlardan diğeriydi. Ekrem'in üstüste sarı kartlık hareketlerinin kırmızıya dönmemesi ve bütün bunların değil de Beşiktaş'ın 2.yarıda Almeida ile kaçırdığı - Volkan'ın kurtardığı pozisyonun kırılma anı olarak kamuoyuna empoze edilmesini anlayamıyorum. İlk yarıda 1-0 öndeyken kaçanlar ve kırmızı kart görmeyen Ekrem'in devre biterken bulduğu gole kadar kırılma anı yok Almeida'nın kaçırdığında var, enteresan? İlk yarıdakiler tıpkı Almeida'nın kaçırdığı gibi girse Almeida neyi kıracaktı meraktayım.

Maçın hafızalara kazınması 2.yarının başında duran toptan Toraman'ın attığı gol sayesinde oldu diye düşünüyorum. Beşiktaş 2-1 öne geçmiş, tribünler kendinden geçip üç, üçç, üçç diye bağırırken 15 dk. sonra başlayacak Alex gerçeğini nereden bilecekti. Kaptan yine sahneye çıktı ve önce penaltıdan sonra güzel kafası ile ve en sonunda Rüştü'yü çalımlayarak sol çaprazdan Beşiktaş filelerini havalandırdı. İşte gerçek üç (3) buydu.



Fakat işte tribünde o anı yaşamak vardır ya, benim Beşiktaş-Fenerbahçe maçına dair seçtiğim o an Alex'in o güzel kafa vuruşuyla yaptığı gol. Hemen önümüzdeki kaleye olmasından kaynaklı, Alex'in kafayı vuruşu ve topun saniye saniye, süzüle süzüle Beşiktaş ağlarına gidişi..Sonra tribünde yıkılıyoruz, inanılmaz bir mutluluk..O anı unutamam.

Maçın geneline bakınca Fenerbahçe'nin galibiyeti hakettiği ve çok önemli bir virajı geçtiğini söylemek gerek. İnönü'de özellikle sevilmeyiz, rakip başka hiçbir rakibine olmadığı kadar motive olur ama en nihayetinde bütün bu atmosfere rağmen kazanan Fenerbahçe, büyük mutluluğu yerinde yaşayan bizler.

Fenerbahçe 4-2'lik bu son galibiyeti ile İnönü'de son 6 sezonda oynadığı 5. lig maçını kazanmış oldu. Bu çok önemli istatistik nitekim bunun tam tersi Kadıköy'de olsa kopacak kıyameti herkes tahmin ediyor sanırım.

Fenerbahçe şampiyonluk mücadelesine çok sağlam adımlarla devam ediyor, çok değil yaklaşık 1 ay öncesinde sezonun 2.yarısı başlarken herkes fikstüre bakıp Fenerbahçe'nin havlu atabileceği 5 maçlık seriden bahsediyordu ama Fenerbahçe o seriden maksimum puanı çıkartmayı başardı.

Zor serinin son halkası olan İnönü deplasmanında alınan 4-2'lik galibiyetin değeri paha biçilemez.

Kara deryalar fenerle aydınlandı!

17 Şubat 2011 Perşembe

Utanabilir Misiniz?


Fenerbahçe kadın basketbol takımı oyuncusu Diana Taurasi ile ilgili 2010 Aralık ayının ortalarından beri gelişen süreci biliyorsunuz. Taurasi'nin doping testine verdiği numunede modafinil adlı yasak kabul edilen maddenin bulunduğuna! dair açıklanan resmi sonucu ve müsabakalardan men edilmesi kararı çıkmadan kamuoyundaki tepkileri hatırlıyoruz.

Konu Fenerbahçe nefreti olduğu zaman kitleleri etkilemeye çalışan bireyleri bugüne kadar çok görmüştük. İşte onlardan birisi de Taurasi'nin doping testinin ilk çıkan sonuçları ardından kamuoyuna en hızlısından mesajlar veren Türkiye Basketbol Federasyonu Sağlık Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Turgay Atasü. Beşiktaş kongre üyesi olmasını "tesadüf canım, ne alakası var" diye geçiştirebileceğimiz Turgay Atasü A numunesi pozitif çıkan Taurasi için aynen şöyle demişti:

"Aslında Taurasi’nin B numunesinin 10 gün içinde test edilmesi gerekirken, Ocak ayının içine atıldı. Zaten oynayamadığı için de buna hoşgörüyle bakıldı. Taurasi’nin B numunesinde de bir değişiklik olmaz. Ben bugüne kadar böyle bir değişiklik görmedim. Çünkü bu testleri gerçekleştiren laboratuvar, pozitif çıkan sonuçları bir kaç kez tekrarlıyor. Taurasi bu duruma göre normalde 2 sene ceza alır. Dünya basketbolunun zirvesinde biri ama ne yapalım, o da kullanmasın. Hiçbir suçlu ben yaptım demez. B numunesi çıktığında göreceğiz. Tüm yapanlar inkar eder."

Turgay Atasü gibi misyonunun hakkını ziyadesiyle verenler de o günlerde ve sonraki süreçte gerek Aziz Yıldırım ile olan kişisel sorunları gerek onun üzerinden veya kendi kendilerine yarattıkları Fenerbahçe algıları ile oturdukları yerden ahkam kesiyorlar, adeta nefretlerini kusuyorlardı. Penny Taylor ve Hana Harakova'nın Türkiye'de yapılan doping testlerine güvenmeyerek numuneleri Köln'e göndermesi üzerine yazılan yazıları Papazın Çayırı çok güzel ifşa etmiş. Buradan okuyabilir, Fenerbahçe nefretinin boyutlarını gözünüzle görebilirsiniz.

Türkiye Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu'nun dün resmi olarak açıkladığı karara göre Diana Taurasi hakkında çıkan tedbir kararı kaldırıldı. Doping testlerindeki A ve B numunelerine ait Hacettepe Üniversitesi Doping Kontrol Merkezi'nin yayınladığı analiz sertifikalarının geri çekilmesine karar verildi. Sonuç nedir peki? Yanlış doping testi yaptık, kusura bakmayın, bir hatadır herkesin başına gelebilir safsataları mı? Kariyeri ne olursa olsun bir sporcunun bu tip bir suçlama ile lekelenmesini nasıl geri alabilirsiniz? Diana Taurasi gibi kadın basketbolunun en iyi oyuncusunun bu denli skandal bir kararla Fenerbahçe formasından kopmasına neden olmanın bedeli nedir?

Yaşanan bu süreçte köşelerinden nefret saçan bütün adamlara ve olayın üstüne web sitelerinden, bloglarından, forumlarından Fenerbahçe nefreti ile ahkam kesip, yayın yapanlara sormak istiyorum?

Utanabilir misiniz?

Var mı böyle bir duygunuz?

16 Şubat 2011 Çarşamba

Neşeli Günler


Eski günlerdeki gibi radyodan dinlediğim, tribünde olamadığım maçta Fenerbahçe Kayserispor'u Niang ve Lugano'nun golleriyle 2-0 yenerek ilk yarının son maçı olan Sivasspor maçıyla beraber üstüste 5. lig maçından da galibiyetle ayrıldı. Şampiyonluk mücadelesindeki inadını sürdürmekte..

İzleyemediğim ve radyodan dinlediğim maç hakkında fazlaca ahkam kesecek değilim ama gidişat üzerine, sezon ortasından bugün gelinen pozisyon ve aradaki pozitif değişimler üzerine notlar düşmek isterim.

Öncelikle görmeye gerek yok, takım fazlasıyla mücadele etmeye devam ediyor. Kayserispor maçı da bu mücadelenin son örneği ve kulaklıktan duyduğum ses bile bunu anlamaya yetecek seviyede. Kadıköy'de 2 hafta önce kazanılan Trabzonspor maçına benzer bir mücadele Kayserispor maçında da verildi ve bu öyle bir mücadele ki aslında ligde bugüne kadarki performansı ile olağan tehlikeli rakip konumunda olan Kayserispor da Trabzonspor gibi etkisiz hale geldi, oyunu veya skoru dengeleyebilmek için herhangi bir seçenek üretemediler.

Burada mücadele kadar Fenerbahçe'nin fazlasıyla dikkat çeken savunma performansı da önemli bir etken. Sezonun ilk yarısında fazla ve kolay gol yiyen Fenerbahçe'nin şu 5 maçlık serisinde yediği gol sayısı sadece 1. Verilen ekstra mücadele gibi savunmanın geliştirilmesi Fenerbahçe'nin yakaladığı bu önemli seride önde gelen etkenlerden. Hücumda sorun yaşamayan hatta lig ortalamasının üstünde gol atabilen Fenerbahçe'nin savunma performansını bu seviyelerde tutması şampiyonluk yarışında en büyük avantajı.

Diğer yandan takımın maçlar dışındaki bütünlüğü, yönetimin maçlar öncesi h.içi organize ettiği toplu yemekler, Fenerbahçeli eski sporcuların takıma ziyareti, taraftarın takıma sürekli ve yoğun desteği de sezonun 2. yarısında önemli bir ivme yakalayan Fenerbahçe'nin arka planda ama bu olumlu gidişata etki eden faktörleri.

Nereden nereye denilecek bir durum değişikliğ yaşanmakta. Sezon ortasına denk getirilen Türkiye Kupası maçlarında önce Kadıköy'de Buca ardından dibe vurulan Yeni Malatya yenilgileri sonrasındaki yorumlara ve tepkilere bakıp şu an gelinen noktaya bakınca atıp tutmanın ne kadar kolay olduğunu bir kez daha anlıyoruz. Yeni Malatya maçı sonrası maksimum keyif alanlar için şu sıralar işkence, web sitesine burası Fenerbahçe manşeti atıp terbiyesizlik yapanlar için de yutkunma zamanları.

Kötü günde ortalığı birbirine katma derdinde ve başarıya endeksli olmayan, kalbi sarı lacivert renkler ve sadece Fenerbahçe için atan bizler için de neşeli günler hakim.

9 Şubat 2011 Çarşamba

Alex Daha Buralarda


Evet Alex geldiğinde hiç kimse bu kadar iz bırakabileceğini tahmin etmiyordu hatta burun kıvıranlar vardı yetmedi oynadığı sezonlar ilerledikçe sürekli muadili sanılan oyuncular için bir kıyas oldu. Kimleri paketledi, kimleri içi bomboş konuşmalara itti, kimleri yutkunmaya mecbur etti..

Kaptanlık ona çok yakıştı, bütün Fenerbahçelilerin tek bir ağızdan dilediği lig tarihindeki 3.000. Fenerbahçe golüne imza attı, şampiyonluklar kazandı, kaybetti ama belki de hepsinden önemlisi bu kadar yetenekli ve skora etki edebilmesinin yanına çok güzel bir insan olduğunu da Türkiye'de futbolla ilgili herkese gösterebildi. Öyle ki rakipler bile ondan kötü bir şekilde bahsetmediler veya bahsedemediler. 7 yıl boyunca böyle bir imkan vermedi Alex ve hep oyununa konsantre oldu.

Bugün Fenerbahçe ile olan sözleşmesini 2 yıl daha uzattı. Aslında büyük kaptan ile taraftarın kalbindeki sözleşmesi sonsuza dek ama onu 2 sezon daha Fenerbahçe forması ile izleyebilmek çok güzel ve değerli.

Fakat burası Türkiye olduğu için şimdi futbolun ekabirleri çıkıp 34 yaşında sözleşme uzatmaya dair yorumlarda bulunmak isteyebilirler. Buyurun atış serbest, 7 yıldır da serbestti zaten.

Cevabı sahada
ve üzgünüm Alex daha buralarda..

7 Şubat 2011 Pazartesi

Manisa'dan Mesaj Var!


Blog yazmak meşakkatli iş gerçekten. Sıcağı sıcağına yazmak isterken bunu bazen yapamamak pek olmasını istediğim birşey değil ama hayat koşturmaca ile devam etmekte ve herşeyi aynı anda yapmak mümkün değil. Neyse bu geç yazma konusunda duyduğum sıkıntıya vurgu yaptıktan sonra h.sonuna dair, Fenerbahçe ve futbol üzerine notları düşmek isterim.

Fener Manisa deplasmanında kazanalı neredeyse 48 saat olacak ve artık bununla ilgili onlarca yazı okumuşsunuzdur hatta rakiplerin puan kayıpları vs. derken ligdeki tablonun yepyeni görüntüsü üzerine de kendi lehine aleyhinden daha fazla hata yapılanların utanma duygusundan yoksun düzenledikleri basın toplantıları üzerine de.

Benim h.sonuna dair gördüğüm Fenerbahçe'nin sezonun 2. yarısında yakaladığı iyi serinin rakiplerde yarattığı tedirginlik. Bu kiminin oyununa kiminin konuşmalarına etki yapıyor. Trabzon'un elleri ayaklarına dolanmış vaziyette ve devre arasında lehlerine olan hatırı sayılır puan farkının bu kadar kısa sürede erimesine engel olamamaları ve buna çözüm üretememeleri eleştirilerin yönünü psikolojilerini iyi idare edemedikleri konusuna çevirmekte.

Bursa ise kimsenin etki etmediği apayrı ve özel bir alandaymışcasına gerilimden ve polemiklerden uzak bir ortamda, adeta sessiz-sakin maçlarını kazanarak psikolojik faktörlerin daha şimdiden çok zorlandığı lig yarışında avantajlarını kullanmaktalar. Skoru lehlerine çevirmekte zorlandıkları Sivas maçında da bitime çok az bir süre kala attıkları golle kritik bir galibiyet aldılar ama dediğim gibi insanların gözlerinin üzerlerinde fazla olmamasının avantajı çok net. Polemiklerin yönü onlara doğru değil ve bundan yararlanmaktalar.

Fenerbahçe ise Trabzon galibiyetinin ardından hep problem yaşadığı Manisa'da, birçok insanın puan kaybını muhtemel gördüğü yerde, formda Manisa'yı yenerek önemli bir mesaj verdi. Yıllardır futbol takip eden bizler biliriz ki bazı maçlar vardır şampiyonluk için mesaj veren türden, kazandığınız zaman rakiplerin rahatsız olduğu maçlardır onlar. İşte Fenerbahçe'nin Manisa'daki galibiyeti bu mesajı fazlasıyla içermekteydi. Hatta önemli detaylarla birlikte. Mesela Fenerbahçe maçların 60. dk.sından sonra oyundan düşüyor eleştirilerini çok duyduk bu sezon içerisinde. Manisa'da 1-0 geriye düşüldüğünde dk. 54'tü ve Fenerbahçe'nin ayaklanıp skoru terse çevirdiği goller 60. dk.dan sonra geldi.

Puan farkının 3 hafta içerisinde hem de Fenerbahçe'nin zor fikstür serisinden geçerken bu kadar kapanması çok olumlu ancak zor fikstür Kayseri ve İnönü'deki Beşiktaş maçlarıyla devam etmekte. Bu hafta Kayseri maçında alınacak galibiyet Eskişehir'e giden Bursa ve Sivas'a giden Trabzon'un maçlarını da düşünerek önümüzdeki hafta İnönü'de "kazanmak zorunda olmak" baskısını ortadan kaldıracaktır ki o maçın normal bir maç olmayacağı dün Beşiktaş yönetiminin kasıtlı ve pişkin basın toplantısıyla belli oldu.

Fakat şunu açıkça söylemek gerek ki devre arasında kupada kaybedilen Yeni Malatya maçı takıma ciddi bir tokat olmuş ve elde kalan tek hedef olan lig şampiyonluğu için adeta negatif bir ateşleyici!

Ayrıca gayet iyi bir ivme yakalayan Fenerbahçe'nin bir kez daha şampiyonluk yarışından kopmaması da dikkat çekilmesi gereken bir ayrıntı bana göre. Kaybeder veya kazanır onu şimdiden bilemeyiz ama takımın mesajı net: sonuna kadar mücadele!

Kesilmeden devam etmesi dileğiyle..

4 Şubat 2011 Cuma

Fenerbahçe Çeyrek Finalde


Fenerbahçe kadın basketbol takımı Euroleague'de çeyrek finalde! Grup aşaması sonrası eşleştiği ezeli rakibi Galatasaray'ı 2. maçta da farklı bir skorla, 73-51 yenerek adını çeyrek finale yazdıran basketbolcularımız grup maçları boyunca sürdürdüğü yenilgisiz serisini Galatasaray'a karşı da devam ettirdi. Rakibini süpürerek turnuvada final-four'a sadece bir adım uzaklıkta olan Fenerbahçe aslında şu görüntüsüyle o hedefe bir adımdan daha yakın.

Serinin 2 maçında da rakibini yanına yaklaştırmayan Fenerbahçe sezon ortasında yaşadığı önemli sorunlara rağmen koç Ratgeber yönetiminde rotasından sapmamış görüntüsü ile mücadelesini bozmadan devam ettiren ve yıllar içinde o hep kapısından dönülen final-four'u ne kadar istediğini göstermekte..

Eşleşmenin başında daha farklı beklentisi olan Galatasaray için geride kalan maçların eziyet olduğunu ve Taurasi & Taylor kayıplarından bekledikleri gibi yararlanamadıklarını gördük.

Ezeli rakibi eleyerek Avrupa'da yola devam etmenin keyfi büyük.
Bu durumun oluşmasında mücadelelerini en üst seviyede gösteren Fenerbahçeli basketbolculara tebrikler ve teşekkürler.

Çok iyi gidiyorsunuz, az kaldı..

1 Şubat 2011 Salı

Yine Fenerbahçe - Bu Kez Avrupa'da


Öncelikle kendimi eleştirerek başlamalıyım. Fenerbahçe kadın basketbol takımına haksızlık ediyorum ve çok başarılı sürdürdükleri sezonda onlara çok az atıfta bulunuyorum. Onlara haksızlık ettiğimi bilerek ve en azından bunu kendi yüzüme vurarak başlıyorum yazıya.

Grup maçlarını yenilgisiz tamamlayan Fenerbahçe ve beklentilerin altında performans göstererek 4. olan Galatasaray çapraz eşleşmesinde, Fenerbahçe bu akşam Kadıköy Caferağa'da oynanan Kadınlar Euroleague 2. tur ilk maçında ezeli rakibini 77-58'lik skorla yine yenerek seride 1-0 öne geçti.

Sezonun başında yola çıkılan kadroda bilinen sıkıntılar ve hatalar nedeniyle ciddi değişiklik yaşayan Fenerbahçe, sözkonusu bu sezon ortası değişimlerinden hiç zarar görmemişçesine gösterdiği mücadelesi ile çok büyük alkışı hakediyor. Birsel ve Nevriye'nin sürüklediği mücadeleci ruh takıma yeni katılan yabancılar için de çok olumlu etken. Kenardan Ratgeber'in teknik-taktik tecrübesi ve rakibin önemli silahlarına karşı üretilen tercihler ilerisi için de umut verici. Sezon ortası yaşanan sorunlar nedeniyle bir ara endişelendiğimiz o güzel seri için umutlar bozulmadan korunmalı.

Cuma akşamı Galatasaray'ın ev sahibi olduğu Abdi İpekçi'deki maçta da herkes bu takıma güvensin. Deplasmandır, rahatsız ederler, bozmaya çalışırlar ama bilirler ki karşılarında yine Fenerbahçe var!