22 Temmuz 2011 Cuma

Medya vs. Fenerbahçe Taraftarı


Dün gece Kadıköy'de enteresan bir gece yaşadık. Gecenin başı bana göre olması gereken şekildeydi ancak sonu gerçekten oldukça fantastik görüntülerle bitti!

Shakhtar Donetsk maçının hazırlık maçından öte başka birşey olacağını herkes biliyordu veya tahmin ediyordu. Yaklaşık 3 haftadır her birimiz çok zor günler geçiriyoruz, Fenerbahçe'nin içinde bulunduğu durumu çeşitli şekillerde canımız acıyarak, sıkıntıyı belki içimize atarak belki çevremize gösterdiğimiz tepkilerle geçiriyoruz ve görünen o ki günleri bu şekilde geçirmeye devam etmeye mecburuz!

Medya büyük güç, bunun farkındalar ve oldukça iyi kullanıyorlar. Adına şike operasyonu dedikleri ama birçoğumuz için saf bir şike soruşturması olmadığını bildiğimiz ve gözlemlediğimiz süreçte gizli yürütülme kararı alınmış bir davada haberleri emniyet üzerinden nasıl aldıkları veya bunları halka nasıl servis ettiklerinin farkındayız.

3 Temmuz 2011 tarihinden beri en ilgisiz / bilgisiz insanı operasyonda tutuklu yargılanan kişilerin kötü şeyler yaptığına inandırdılar. Neredeyse dava başlamadan emniyet ile işbirliği halinde davayı sonuçlandıracaklar! Yazının dağılmaması için emniyet kısmına burada girmiyorum. Medya içinde tabii ki bu sürece etki etme konusunda öne çıkanlar var, herkes bunların kim olduğunu biliyor. Onların manşetleri, onların gizli davada servis ettikleri haberler, halka sundukları fotoğraflar akıllarda.

Dün gece taraftarın maçın başında doğru bulduğum tepkisi medyaya oldu. Patronları yoktu, emekçileri vardı ve onlar üzerinden tepki konuldu. Bu durum medyada tepki gördü ancak taraftardan sapla samanı ayıracak böyle bir yetenek beklenmemeli. Empati yapmaya çalışın demek isterim ama konu Fenerbahçe olunca öyle şeylere pek uzak duruluyor!

Operasyonun başından beri haber yaparken büyük bir keyif alan, hizmetini layıkıyla yerine getiren medya ve onların şirinlik abidesi patronları bu tepkiyi ve hatta öfkeyi kendileri yarattılar! Yaratılan öfkenin de dün gece olduğu gibi önüne geçemezsiniz! Böyle bir dünya yok!

Gecenin devamında ise maçın 2. yarısının ortalarına doğru bireysel sahaya girmeler yerini sayının giderek artmasıyla büyük bir kitlenin sahayı işgal etmesine bıraktı. Bu ilk anda benim için güzel bir isyan girişimiydi ancak dakikalar ilerledikçe fantastik olarak tanımladığım hareketleri görmeye başladım. Sahaya girip parende atanlar, Lugano gibi kayarak müdahalede bulunanlar veya çeşitli şekillerde poz verenleri görünce isyan bu değil dedim. İsyan aslında tribünde, sokakta..! Bu sahaya girmek başka bir yazı konusu olabilir ama uzatmadan söylemek gerekirse çok sevilen futbolun erişilemeyen alanı, futbolcuların mücadele ettiği yerde bulunabilme psikolojisi önemli etken herhalde?

Bir de son olarak dün geceden kendine vazife çıkaranlar var ki vandallık, şiddet vb. şeylerden bahsederek işte Fenerbahçeliler böyle adamlar gibi klasik çıkarımlarda bulunuyorlar, yazılar yazıyorlar, komik duruma düşüyorlar. Çünkü onlar en asil duygulara sahipler, ahlak sahibi, şiddete karşı ve bugüne kadar hiçbir kötü kayda geçmiş eylemleri yok. Saldırgan değillerdir bunlar, aksine gayet efendi tiplerdir, küfür etmezler, ettirmezler, en iyi okullarda okumuşlardır!

Ne diyorduk; medya sen güçlüysen, senin gücünün karşısında kocaman bir Fenerbahçe taraftarı var. Yarattığınız öfkenin içinde kendiniz boğulmayın!

19 Temmuz 2011 Salı

19.07 - Birlik Olma Günü


Gün, her zamankinden daha fazla birlik olma günü.

Medyaya, Emniyete, Yargı Sürecine karşı ayık olma günü.

Şunu herkes bilsin;

Günün sonunda eğer bir yanlış yapılmışsa,
onurumuzla cezasını çekmesini biliriz ama ondan önemlisi ayağa kalkıp daha güçlü geri döneriz!

Fenerbahçe bayrağını her daim yukarıda tutanlara selam olsun!

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Sadece


3 Temmuz 2011 günü hayatımıza çok kötü bir gün olarak girdi.

halen ne olduğunu anlayabilmiş değiliz. çok şaşkın ve daha da fazlası çok üzgünüz..içimiz yanıyor, canımız acıyor..

tarifsiz bir şekilde sevdiğimiz Fenerbahçe isminin bu işlere karıştırılmasından, bir takım çevrelerin çıkarları uğruna kullanılmasından dolayı çok öfkeliyiz..

şimdi herkes atıp tutuyor, olaya balıklama atlayıp ahkamlar kesiyor! Gizli yürütülen soruşturma ile ilgili türlü türlü bilgiler, kayıtlar, görüntüler vs. gibi şeylerden bahsediyor. Fenerbahçe kesin şike yapmıştır da öyle şampiyon olmuştur / şike yapmasına ihtimal vermiyorum, böyle birşey olması imkansız! veya bu işin içinde siyaset var, iktidar parmağı var / iktidar ile ne alakası var gibi..bütün bunların daha belirgin yansımaları için zaman en büyük ilaç!

ama bize hiçbir şey ilaç değil sanırım? aslında bu hayatta en zor anları biz yaşadık, yolumuza devam ettik..ama bu en zoru, en kötüsü..

şu an hiçbir şey duymak, bilmek istemiyorum.
Sadece ve sadece çubuklu formanın saflığını istiyorum.

1 Temmuz 2011 Cuma

Copa America 2011


Klasiktir, tek haneli yılların yaz sezonu futbolda büyük turnuvalar adına kurak geçer. Çift haneli yıllara denk gelen ve 2 senede bir heyecanına kapıldığımız Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası gibi büyük turnuvalara duyulan özlemin benim için en iyi alternatiflerinden biri ise Copa America. Milli takımlar seviyesindeki sempatimin Arjantin'e karşı olması da buna etki edenlerden bir detay.

Copa America bu gece TSİ 03.45'teki Arjantin - Bolivya maçı ile başlıyor. Ev sahibi Arjantin ve aramızda 6 saat fark var. Saat farkı nedeniyle maçlar ağırlıkla gece geç saatlere denk geliyor. 3 grupta 4'er takım şu şekilde dağılmış durumda;

A GRUBU: Arjantin, Bolivya, Kolombiya, Kosta Rika
B GRUBU: Brezilya, Paraguay, Venezuela, Ekvador
C GRUBU: Şili, Meksika, Peru, Uruguay

Turnuvanın Güney Amerika'ya ait bir turnuva olmasına rağmen kıta dışından misafirlerin davet edildiği de bilinir. Bu seneki misafirler Meksika ve Kosta Rika. Bunlar kimi zaman ABD kimi zaman ise Honduras oluyor.

Gruplarda ilk iki sırayı alanlar ve en iyi iki grup 3.sü çeyrek finale kalacaklar.

Arjantin'in 1993'ten beri kupaya hasret olduğunu fakat turnuvayı Uruguay ile beraber en çok kazanan (14) ülke olduğunu söyleyelim.

Güzel bir turnuva olmasını ve sonunda Arjantin'in kupayı kazanmasını dilerim.