29 Kasım 2010 Pazartesi

Olimpiyat Stadı Nihayet Aydınlandı


Fenerbahçe için tatsız bir yer Olimpiyat Stadı. Geçen sezon başında Beşiktaş'ı mağlup ederek kazanılan Süper Kupa hariç çoğunlukla üzgün ayrılmak durumunda kalınan bir stad. Ayrıca Olimpiyat Stadı konumu ve dolayısıyla maruz kaldığı hava şartları, ulaşımı ve çok düşünülmeden yapılmış bağlantı yolları nedeniyle oluşan trafiği ile burada oynayan takımlar yanında taraftar için de pek olumlu olmayan bir stad.

Tüm bu olumsuz olarak sayılan detayların yanında Fenerbahçe için maç öncesi en olumsuz detay ise İstanbul Büyükşehir Belediye'nin Süper Lig'e çıktığı 2007-08 sezonundan beri bu statta 3 sezondur kaybetme istatistiği idi. Açıkçası bu Fenerbahçe için kötü bir seriydi.

Dikkat çeken serilerin kırıldığı bu sezon Fenerbahçe'nin de İBB karşısında bu kötü seriye son vermesi ligde geride kalan haftalarda yaşanan puan kayıpları düşünülünce mecburiyete dönüşmüştü. İBB ise teknik direktör Abdullah Avcı ile hiç yaklaşmadığı küme düşme sıralarından uzak duran istikrarını bu sezon başaltına doğru yaptığı atakla perçinlemişti. Maç öncesi puan durumunda Fenerbahçe İBB'nin 1 puan önündeydi.

Fenerbahçe sezon başından dün çıktığı İBB maçına kadarki süreçte pek yapmadığı veya yapamadığı bir tarzla maçı 1-0 kazandı ve o kötü seriyi sonlandırıp şampiyonluk yarışına devam etti. Neydi bu yapmadığı/yapamadığı oyun tarzı? Maç içinde golü bulup hücumda üzerine başka golü bulacak etkinliği gösterememek ve maçın ilerleyen dk.larında o golü ve skoru koruyan veya ister istemez korumak zorunda kalan Fenerbahçe. Dün akşamın özeti benim açımdan böyle. Gaziantep deplasmanında bulunan gol sonrası hücumda tıkanan fakat orada skoru koruyamayan Fenerbahçe dün bunu birebir benzemese de başardı. Ancak Fenerbahçe skoru korumaya çalıştığı anlarda dahi önemli pozisyonları kalesinde gördü, İbrahim Akın'ın girişimleri başta olmak üzere kaçanlar var. Bunlar hücumda etkin olamadığı anlarda Fenerbahçe için sorun oluyor. Maçın psikolojisi ve zorluğu kesinlikle kabul edilmeli hatta buradan alınan 3 puanın değerinin farkında olunması gerek ancak düne dair sıkıntıları da böyle sakince, yaygara koparmadan konuşmak gerek.

Yaygara koparmak demişken geçen hafta Buca maçında performans + medya etkilemesi + kendini tatmin etmek vb. nedenlerle Cristian'ı yuhlayanlara teşekkür ederim. Onlar bu işi benden iyi biliyorlar ki yuhlanan oyuncunun Bilica ise Vidic, Cristian ise Xavi olacağını düşünüyor olmalılar. Boşuna yuhlamazlar, herşey Fenerbahçe için! Cristian'ın genel performansını beğenmediğimi araya sıkıştırıp düne dönersek bu yuhlamalar sonrası bariz hırslandığını anlıyoruz. Maçın genelinde bu kendini belli etti hatta maçı kazandıran Alex golü öncesi rakibi hataya zorladığı top ve devamında asist öncesi son bir hamle ile goldeki katkısı bariz.

Bunun dışında Aykut Kocaman'ın Gökay gibi genç bir değeri Fenerbahçe'ye kazandırdığından bahsedebiliriz artık ve ben bundan gayet mutluyum. Buca maçı kolaydı o yüzden oynattı diyenler İBB maçının zorluğu sonrası bu tezi geri çekmişlerdir. Fenerbahçe'nin sakatlıklar ve performanslar nedeniyle problemli yerlerinden orta saha merkez rotasyonunda insanlar artık Gökay ismini de ekleyebilirler.

Alex üstüste 4.maçta da golü buldu ve Fenerbahçe'yi sürüklemeye devam ediyor. Niang için kaçan kötü penaltı dahil kötü bir geceydi. Yobo'nun istikrarlı güzel savunma performansı takdir edilsin, Stoch daha etkili olabilir diye düşünüyorum. Stoch belli anlarda çizgiye yakın yerlerde sıkışıyor ve Caner ile uyum sağlayamadılar. Caner'in de Andre Santos'un formsuzluğunda sol bekte iyi performans gösteremediğini söylemek gerek. Problemli diğer bölge de burası.

Sırada Kadıköy'de Karabük mücadelesi var. Trabzon'un 6 puanlık kaçısı nedeniyle kazanmanın şart olduğu bir diğer maç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder