7 Kasım 2010 Pazar

Fenerbahçe 4 - Eskişehirspor 2


Fenerbahçe son dönemde üzerine çok vurgu yaptığımız kağıt üstündeki uygun fikstürüne iyi bir başlangıç yaptı ve Eskişehirspor'u 4-2 yenerek puan tablosunun yukarısındaki Kayserispor ile Bursaspor'un puan kayıpları ile avantajı elinde tutmaya devam ediyor.

Mevcut sakatlar ile sahaya çıkan ilk 11 Lugano - Bilica hariç Bursa deplasmanındaki ile aynıydı. Maça erken golle başlamak önemli detay. Eskişehirspor'dan Pele'nin topu elle düzeltmesi ile kazanılan penaltıyı Alex çok şık bir plase ile ters köşeye gönderdiğinde ben de ters köşeye yattım demeliyim. Karşı kale arkasından herhalde sağa doğru atar dediğim Alex penaltının hakkını ziyadesiyle verdi. Erken gole Eskişehir'in karşılığı ciddi oldu, uzaktan attıkları tehlikeli şutların ardından çok geçmeden golü buldular. Lugano'ya yazının ilerleyen bölümünde ayrıca kızacağım için burada soldan içeri sızıp ortayı yapan Serdar'a karşı müdahale hatasından bahsedip geçiyorum.

Fenerbahçe'nin yenilen gole cevabı çok erken oldu ve çok organize paslaşmaların ardından Gökhan Gönül'ün asistinde Semih'in uzak direk tarafında biraz da uzayarak vurduğu kafa golüyle tekrar öne geçildi. Burada Gökhan'ın asisti öncesi Alex'in onu kaçıran pasınının hakkı teslim edilsin. Golün ardından devre sonuna kadar Fenerbahçe önemli tehlikeler yarattığı Eskişehirspor kalesinde tam devre arasına girmeden Gökhan Gönül'ün muazzam düzgün ve sert şutu ile farkı 2'ye çıkardı.

Tam da burada Lugano konusunu konuşmak isterim. Saha içinde gerginlik yaşamışsın ve sarı kartı görmüşsün. Rakip seni ne kadar tahrik ederse etsin, devre arası olmuş ve senin o gerginliğin üzerine Fenerbahçe skoru 3-1 yapmış; sen sakinleşeceğine soyunma odası koridorunda aynı adamla olayı uzatıp kırmızı kart görüyosun, takımını eksik bırakıyorsun. Bütün bunlar normalde kötüyken bir de zaten daha yeni cezadan dönmüşsün, Bursa deplasmanında 4 sarıyı doldurup oynayamıyosun, döndüğün ilk maçta soyunma odasına giderken kırmızı kart görüyorsun. Bu kadar sorumsuzluk yapmaya kimsenin hakkı yok. Bir kısım taraftar da kendini tatmin edecek diye 2. yarıda Lugano yerine oyuna girip topu ıskaladığı için top her ayağına geldiğinde Bilica'yı yuhlamasın. Kendi futbolcunu maç oynanırken yuhlamayı, ıslıklamayı zaten ömrü hayatımda hiç sevmedim, nefret ettim ama bazı insanlar çok rahatlıyorlar herhalde böyle yaparak. Kızılacak bir adam varsa o Lugano'dur, Bilica'nın yetersiz olması ayrı birşeydir, maçın içinde yuhlamak ayrı birşey ama maalesef sonu gelmeyecek bir vaka gibi.

Maçın 2. yarısına 2 takımın da 10 kişi başlaması herkes için sürpriz olurken bu durum oyuna da etki etti ve tatsız - etkisiz bir oyun çıktı ortaya. Eskişehirspor'un skoru 3-2'ye getirdiği anın taraftarın sırtını dönerek çeşitli manasız hareketlerle eğlenmeye çalıştığı anlara denk gelmesi de artık bana tesadüf olarak gelmiyor. Neyse ki Fenerbahçe'nin 2. golünde imzası olan 3 isim 4. Fenerbahçe golünde de sahneye çıkıp farkı tekrar 2'ye çıkardılar ve maçı da orada kopardılar.

Maçın en parlayan adamı 1 gol - 2 asist ile Gökhan Gönül oldu diye düşünüyorum. Kendisi için de güzel bir istatistik akşamı olarak kayıtlara geçti. Semih'in Niang'ın yokluğunda iyi iş çıkarttığını söylemek gerek. Bursa deplasmanındaki golünden sonra dün akşam Eskişehir'e attığı 2 gol ve bu gollerin anları çok kritik, rakibe ayağa kalkma fırsatı vermeyen cinsten. Mehmet Topuz son dönemdeki iyi performansını yine devam ettirdi, sağ kanatta başladığı oyuna Emre'nin sakatlanması ile orta saha merkezinde devam etti. Mehmet Topuz'un eskiye oranla rakip kaleyi tehdit eden girişimleri olduğunu görüyoruz, bu önemli ve artı bir durum. Dün akşama dair en kötü an Emre'nin sakatlığı sanırım. Oynadığı bölgenin kilit bir yer olması ve orada Fenerbahçe'nin çok alternatifi olmaması sakatlığın uzun sürmesi durumunda baş ağrıtabilir. Emre'ye geçmiş olsun, umarım mümkün olan kısa sürede geri dönebilir. Yobo'ya an itibariyle bravo diyorum ve emin değilim ama bu adam geldiğinden beri sarı kart gördü mü? Sırf bu yüzden bile, Lugano rica ederim biraz sakin.

Fenerbahçe önümüzdeki hafta uygun dediğimiz fikstürün en zorlu ayaklarından birinde Gaziantep deplasmanında, diğeri de süper lige çıktıklarından beri Olimpiyat stadında berabere dahi kalamadığımız İBB olabilir. Üst taraftakilerin birbirleriyle bu kadar çok maçı varken mücadele edip kazanmak gerek ve Fenerbahçe kazandıkça avantajı cebine koyacaktır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder