12 Ağustos 2011 Cuma

Siyaset Futboldan Uzak Dursun!


Vamos Bien olarak 3 Temmuz 2011 sabahı yargı mekanizması tarafından kulübümüz aleyhinde başlatılan süreci ibretle izliyoruz. Galatasaray hegemonyasındaki spor basınının, yakın geçmişte Beşiktaş JK’nın mülkiyetine somut biçimde geçmiş yayın organlarının, güya toplumun demokratikleşmesi için uğraşan ama bu süreçte her türlü hukuksuzluğa başvurmakta çekinmeyen iliştirilmiş gazetecilerin ve iktidara yakın medya bloğunun firesiz biçimde, yaşanmakta olan sürece iştahla, şehvetle katılmış olması, kulübümüz içinde muhalefet adı altında şahsi kinlerini ortaya dökenlerin bu kampanyaya eşlik etmesi belleklerimizde asla silinmeyecek izler bırakmıştır.

Darbe dönemlerine bile rahmet okutacak bir sindirilmişlik içine girmiş, kendi kuyruğundan korkar hale gelmiş olan basın, hegemonya sürecini tamama erdirme arayışındaki iktidar ile herhangi bir çatışmaya mahal vermek istememe halini abartmış ve kulübümüze yönelik bu işgal hamlesine inandırıcılık katma misyonunu gönüllü bir biçimde üstlenmiştir. Böylesine onurdan yoksun biçimde itaat ilişkilerine girebilmiş gazetecilerin saygı ve itibar beklentisinde olmaları ortaya gülünç bir manzara çıkarmaktadır. Fenerbahçe taraftarı neyin ne olduğunu gayet iyi bilmektedir ve ona göre tavır almaktadır.

Futbola siyaset karışmıştır

Bu süreçte,

- Siyasi iktidarın 3 Temmuz 2011 tarihine kadar gündeme gelen şike dosyaları konusunda tamamen kayıtsız kalmış olması,

- Son iki sezon boyunca siyasi figürlerin şampiyonluk yarışına müdahil olmak üzere yapmış olduğu açıklamalar,

- Zaman içinde futbol dünyası ile alâkası olmayan şahısların kuşku uyandıran motivasyonlarla futbolun yapısı içine monte edilmesi,

- Başlatılan yargı süreci öncesinde Türkiye Futbol Federasyonu kadrolarında girişilen manevralar,

- Kanunla belirlenmiş bir mecrada akması gereken bir hukuksal süreç, “yasanın belirlediği mahkeme yerine şartları daha ağır özel mahkemede yargılama”, “gizlilik kararını paçavraya çevirme”, “şüpheli konumundaki kişileri tehdit etme”,”şüphelilerin haklarını ayaklar altına alma”, “tutuklamadan yargılama esasını hiçe sayma”, “hiç bir sonuca ulaşmayacak dalgalarla sanki adil yargılama varmış gibi kamuoyu yaratma çalışması yapma” gibi unsurlarla malul hale getirilmesine rağmen, ülkeyi yönetenlerin hiç ses çıkarmaması,

- Operasyonun startının seçimlerden sonraki bir döneme tarihlenmesi,

- Yargı süreci dahilinde başvurulan manipülatif yöntemler,

futbol ile siyasi iradenin içiçe geçtiğini gösteren olgulardır.

Adalet, vicdan ve izandır

Fenerbahçe tribünlerinden gelen bir taraftar grubu olarak

- Toplumsal hassasiyeti bu denli yüksek olan bir soruşturmada yaşanmakta olan hukuksuzluklar sonucunda ilgili kurumlar tarafından güvenirliğini, inandırıcılığını kaybetmiş savcı ve görevini kötüye kullanan kolluk kuvvetleri hakkında ilgili kurumlar tarafından başlatılan incelemelerin hiç oyalanmaksızın hızla sonuçlandırılmasını,

- Aziz Yıldırım ve diğer tutuklu şüphelilerin kişiliklerini kasıtlı ve planlı bir biçimde rencide eden ve dava sürecinde konmuş gizlilik ilkesini ihlal eden yargı ve emniyet görevlileri hakkında soruşturma açılmasını,

-Soruşturmanın gizliliği ilkesini ihlâl eden gazeteciler hakkında hukuksal süreç başlatılması için kulübümüz dahil tüm ilgili tarafların gerekli girişimlerde bulunmasını,

- Fiilen yürütülmeyen ya da yürütülemeyen gizlilik kararının resmen kaldırılmalısını, kamuoyunun iddiaların saiklerini öğrenme imkânına kavuşmasını,

- Bu yargılama için yasanın öngördüğü “spor ihtisas” mahkemelerinin kurulması için çalışmalar başlatılmalısını, başlatılan çalışmaların hiçbir bahaneye sığınılmaksızın bir an evvel tamamlanmasını,

-TFF’nin, endüstriyel futbolun güç odaklarına ait ve gazetecilik manipülasyonlarıyla kamuoyuna atfedilen beklentilerle ya da yayın gelirlerine dair endişelerle değil adalet ve futbol odaklı bir yaklaşımla harekete geçmesini bekliyoruz.

Haram zafer değil, helal üzüntü istiyoruz

Şunu herkes bilsin ki Fenerbahçe, onu sevenler için bir spor kulübü olmasının ötesinde bir yaşam felsefesi ve bir ışık kaynağıdır. Fenerbahçeliler hayatlarında iyi ve doğru bildikleri her şeyin Fenerbahçe’de cisimleştiğini düşünürler. Bizler de Fenerbahçe’nin içinden geçtiği süreci bu gözle okuyoruz.

Bu bağlamda manifestomuzda yer alan ”Vamos Bien haram zaferler yerine helal üzüntüleri tercih eder” maddesi, bizim sırtımızı Fenerbahçe’ye dayayarak topluma verdiğimiz sözümüzdür. Siyasileşmemiş, adil bir sürecin sonunda armamızın üzerine bir leke bulaştığına ikna olursak kimsenin şüphesi olmasın ki öz-eleştiriye, iç-muhasebeye girişir, yanlışı yapanları bünyemizden ayıklar, verilecek cezayı onurla çekeriz.

Ancak bu süreç sonuçlanıp, aklımız ve vicdanımızla ikna olmadığımız sürece Fenerbahçe Spor Kulübü’nün başkanı Aziz Yıldırım, kulübümüze hizmet etmekte olan Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu, Tamer Yelkovan, Cemil Turan ve mevcut yönetim bizim için masum ve muteber kalacaktır. 3 Temmuz tarihinden bu yana varsayımlar, yakıştırmalar ve soyut bağlantılar üzerinden renklerimize yapılan saldırılar karşısında ”Son Kale”mizi köprüye yürüyen onbinlerce renktaşımız gibi savunduk, savunmaya devam edeceğiz.

Bizler, futbolcularımızın, teknik kadromuzun, camiamızın tüm unsurlarının ortaya koyduğu emeğe inanıyoruz. Sonuç ne olursa olsun ömrümüzün sonuna kadar bütün varlığımızla bu armanın yanında olacağız. Bu da bizim en büyük sevdamıza, Fenerbahçemize verdiğimiz sözümüzdür.

Fenerbahçe siyasetler üstü bir kavram olarak yükselişini, mücadele ettiği her alanda sürdürmeye devam edecek kudrete sahiptir.

Sonsuza dek Fenerbahçe!

VAMOS BIEN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder