3 Nisan 2012 Salı

Bıçak Mı Kapalı Yoksa Zihinler Mi?


Pazar akşamı Avni Aker'de oldukça gergin bir maça çıktık. Geçen sezonun ortalarından itibaren başlayan gerginlik Temmuz ayının başındaki operasyon ile çok farklı boyutlara gelmiş, hep hakkının yendiğinden bahseden Trabzon sürekli olarak geçen sezonki şampiyonluğun kendilerine ait olduğunu vurgulamıştı. Fenerbahçe ise Temmuz ayında başlatılan ve halen devam eden sürecin 1 numaralı sanığı konumuna getirilmiş ve bu konumundan dolayı büyük bir kitleyi keyifli hale getirmişti. Çünkü o kitle için zaten bütün kötülüklerin sebebi Fenerbahçe idi, başka herşey tertemiz ama Fenerbahçe kirliydi. Yaşanan süreçte bir sorun yok, herşey olması gerektiği gibi ve adalete güven her zamankinden daha fazlaydı.

Böylesi bir sezonun 32 haftası geride kalmışken Fenerbahçe deplasmanda oynayacağı rakibinin 10 puan önünde ve ilk yarıdaki maçı da Kadıköy'de 1-0 kazanmıştı. Durumun tam tersi olması halinde operasyondan memnun olan o kitlenin konuşacaklarını tahmin ediyorsunuz diye konuyu uzatmıyorum.

Fenerbahçe, şampiyonluğunun çalındığını iddia eden takımın şehrine gelmişti. Burada zaten Fenerbahçe'yi hiç sevmezler, kimi sevdiklerini ise biliyoruz. Nedeni Fenerbahçe nefreti mi başka birşey mi buranın konusu değil. Trabzon şehri tamamen birşeye odaklıydı, geçen sezonki şampiyonluk bizim hakkımız ve onu Fenerbahçe şike ile çaldı. Başka hiçbir detay yok, ne yılların şikesi olan Fenerbahçe şampiyon olmasın da kim olursa olsun zihniyeti ne kendilerini inandırdıkları Trabzon her maçını bileğinin hakkıyla kazandı yalanları. Öyle ya medyası, emniyeti, yargısı Fenerbahçe için çarşaf çarşaf şike dosyalarını kamuoyuna sunuyor, Trabzon'a dair neredeyse hiçbir şey yok, Trabzon temiz. O halde zaten sevilmeyen Fenerbahçe artık hileyle şampiyonluklarını çalan Fenerbahçe olmuş bile. Bu durum Trabzonlular için 2 x 2 = 4'ten daha kesin.

Maça bakıyorum, tabi ben tarafım ama Fenerbahçe'nin kötü oynadığı zaman kötü demesini bilirim. Objektif blogger değilim ama görüyorum, işime geleni yazmıyorum. Fenerbahçe pazar akşamı Avni Aker'de gayet iyi oynadı, iyi mücadele etti, biri Cristian'ın golünden önce olmak üzere tam 3 topu direkten döndü ve hücuma çıkarken yapılan bireysel ve basit hatalar zinciri ile kalesinde golü görerek kendisinden esirgenmeyen nefretin çok olduğu deplasmandan 1-1 beraberlik ile Kadıköy'e döndü.

Maçın içerisinde çeşitli yabancı maddeler Fenerbahçeli oyuncuların üzerine atıldı. Bir de yukarıda vurgulamaya çalıştığım şikeyi yaparsa Fenerbahçe yapar, Trabzon'un işi olmaz o yüzden zekice bir iş olarak düşünülen İstanbul'un plakası olan 34. dakikada temizliğimizi simgeleyen beyaz atletlerimizi atalım eylemi gerçekleşti. Yabancı maddeler Kadıköy'de atılmadığı sürece ve tüm kötülüklerin babası Fenerbahçe'ye atılınca sorun yok, bunu zaten biliyoruz. Ayrıca Trabzon zaten tertemiz, o yüzden beyaz atlet eylemi gayet demokratik bir eylem.

Peki ya Volkan'a atılan bıçak? Onu da gördüm ki Fenerbahçe nefretinden dolayı adını farklı söyleyecek hale gelenler atılan bıçağın kapalı halde olduğunu ve Volkan'ın alıp bıçağı açtığını söylemişler ve buna inanmışlar! Volkan'ın kafasının, sırtının bir yerlerinden rakı şişesi ve bıçak geçiyor ama birinde olay örtbas, cezamızı şampiyon olmasını istediğimiz Trabzon maçında çekeriz, ötekisinde atılan bıçak kapalı, Volkan onu açıp kamuoyunu yanlış yönlendiriyor!

Bizim ömrümüz yetmez bu Fenerbahçe nefretinden dolayı kendinden geçenlerin ve onların bu nefret nedeniyle adlarını inkar edecek hale gelen yaklaşımlarının değiştiğini görmeye. Ondan sonra Fenerbahçe değişik bir camia da dersiniz, hiçbir yerde göremeyeceğiniz tutkuya da, kulübünü sahiplenmeye de şaşırırsınız. Bu Fenerbahçeliler de çok acaip tipler demeye devam edersiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder