31 Aralık 2010 Cuma

Lefter'in Yanıbaşında


Yılın son yazısı sana olsun Lefter Baba.

Geçen akşam arkadaşlar ile ziyaretine geldik. Yine heyecandan elimiz ayağımıza dolaştı, konuşurken ifadelerimizde zorlandık. Seni sahada oynarken görememiş bizler için sana olan sevgimizi anlatmanın tarifi yok sanırım.

Kendimizi çok şanslı hissediyoruz..

Çünkü sana o kadar yakın olmak çok başka bişey, gözlerindeki ışığı görebilmek, bize verdiğin nasihatleri dinlemek..Biliyorsun anlatsan sabaha kadar dinleriz gözümüzü kırpmadan ama çekinmek bir yana yormak istemedik.

Sana biraz olsun güç verebildiysek ne mutlu bize.

ve söz Baba hep sağlam duracağız, dinç olacağız..

Senin için, Fenerbahçe için..

28 Aralık 2010 Salı

Bir Avuç Kendini Bilmez!


Kimdir bu "bir avuç kendini bilmez?"

Yıllardır belirli aralıklarla ortaya çıkarlar, ardından kendilerini bilmediklerinden olsa gerek yeni bir sayfa açarak hayatlarına devam ederler. Şiddet ile beslendikleri hayatlarından bahsediyorum. Şiddet ile şiddeti körüklerler.

Bir de bu bir avuç kendini bilmezlerden nemalanan kesimler vardır. Bunları da gayet iyi biliriz, onlar da kendilerini iyi bilirler, işlerine pişkin pişkin devam ederler.

Maalesef işin bir başka üzücü yanı, çocuk yaştaki sporcuların sahada maruz kaldıklarına isyan edince karşılığında "ama siz de sahada Efeslilere saldırmış; otoparkta Ricardinho'yu dövmüştünüz" yanıtı almak.

O olaylarda insan değilsiniz diyenlerin mevzu Fenerbahçe olunca muhteşem objektif bakış açılarına devam etmemeleri insanın içini acıtıyor!

Bütün bu olayların sonucunda da halihazırda aportta bekleyen yasa koyucuların gözlerinin parladığı, kurunun yanında yaşın da yanacağı günlere doğru hızla ilerliyoruz!

Çok Yazık!

22 Aralık 2010 Çarşamba

Dünyalar Bizim Oldu


Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı geçen sezon Şampiyonlar Ligi Finali zirvesine ulaşması nedeniyle katılmaya hak kazandığı Dünya Kulüplerarası Voleybol Şampiyonası'nda rakiplerine set dahi vermeden şampiyonluğa ulaştı ve takımlar seviyesinde yakalanan en büyük başarıya imzasını attı.

Fenerbahçe Acıbadem artık Dünya Şampiyonu ve bu başarıda emeği geçen herkes tebriklerin ve teşekkürlerin en fazlasını hak ediyor. Onlar Fenerbahçe ismini dünyanın zirvesine taşıdılar, hepimizi gururlandırdılar..Tarihteki yerlerini aldılar ve hafızalara kazındılar.

Diğer yandan Fenerbahçe Acıbadem projesi de planlı ve doğru yatırımın verilen emeklerin karşılığının alınması açısından da spor ile ilgili kitlelere çok güzel bir örnek olarak karşımızda.

Tam bir ay önce 21 Kasım 2010 tarihli yazıda Başladılar demişiz.

Şimdilerde devam ediyorlar.

Helal olsun sizlere..

19 Aralık 2010 Pazar

Umut Hep Var


Aslında hayat bazen çok zorluyor, sabır gerektiriyor.

Ancak ne olursa olsun umut hep var.

işte sen aynı anda, başka bir yerde, bir başka umutsun. umudu ayakta tutansın..

Oktay amca, Lefter ve Münir Özkul için..

14 Aralık 2010 Salı

Adalet İçin Sesini Yükselt!


12 Aralık 2010 tarihi benim ve arkadaşlarım için hayatımızda unutamayacağımız, geriye dönüp baktığımızda gülümseyerek hatırlayacağımız, iyi ki o yola çıkmışız ve aldığımız karardan dönmemişiz dediğimiz bir gün olarak tarihteki yerini aldı.

Vamos Bien haftalar öncesinden kendi içinde başlattığı enerji ve sinerji ile Ankaragücü deplasmanına gitmek için isteğini ortaya koymuş ve grubun bu sezon düşen deplasman performansını ayağa kaldırmak için herkes hevesini göstermişti. Her birimiz güzel bir heyecan içindeydik ama bunun yanında Gökçek ailesinin bügüne kadarki işleri nedeniyle bilet fiyatlarında gerçeğin ötesinde fiyatlar olabileceğini de tahmin ediyorduk. Maçtan 2 gün öncesine kadar bilet fiyatlarının açıklanmasını bekledik ve Cuma akşam saatlerinde öğrendik ki deplasman tribünü biletleri 135 lira ve diğer tribünlerin fiyatı da buna yakındı.

Ankaragücü'nün sezonluk kombine fiyatına denk gelen fiyatlarda satışa çıkarılan bilet fiyatlarının açıklanabilecek bir tarafı olabilir miydi? Cevap herkes için net ama belki Gökçekler bunun üzerine birşeyler konuşmak isteyebilirler nitekim bunu yapacak kapasitelerinin olduğunu bugüne kadar görebilme şansımız oldu. Kendi yarattıkları yalan dünyalarında yine kendi inandıkları yalanlarla yaşayanların 135 lira bilet fiyatı için verecek cevabı her zaman ceplerinde hazırdır. Onların cevapları kendilerinde kalsın ve Vamos Bien konuşsun!

Cuma akşamı ilk tepkilerden sonra Ankaragücü deplasmanına gitmek ve maça girmeden Ankaragücü yönetiminin belirlediği bilet fiyatlarını protesto edip İstanbul'a dönme konusunda kararlıydık. Adalet Vamos Bien için önemli kelimelerden ve belirlenen bilet fiyatları konusunda adalet aramak, bu duruma dikkat çekmek, isyan etmek ve savunduğu değerler için ses vermek Vamos Bien için bir görev. Maça girmeyecektik ve protestomuzu yapıp İstanbul'a dönecektik. Bu doğrultuda ben ve 26 arkadaşım Pazar sabahı Ankara'ya doğru yola çıkmanın gerekliliğini biliyorduk. Vazgeçmedik, inat ettik. Oraya gidip bu akıldışı bilet fiyatına sesimizi yükseltmemiz, dengesiz bilet fiyatlarında adalet istediğimizi söylememiz gerekliydi ve bunun için karlı yollar aşarak Ankara'ya geldik. Etrafta taraftar yokluğundan fazla kamera da yoktu ancak bize sesin kitlelere ulaşması için bir kamera yeterliydi, o da geldi bizi gördü ve sesimizi ulaştırdı.

Sesimiz uzaklara ulaşırken varlığımız da Fenerbahçe ile buluştu. Protesto bildirisini okumadan hemen önce bulunduğumuz yerden takım otobüsü stada geçecekti ama otobüsün önünü kısa bir süre için kesmeliydik. Otobüsün önünde "Kara Deryalarda Bir Fenersin" yazan atkılarımızı açıp, Aykut Kocaman ile gözgöze gelmek o an bana o kadar önemli geldi ki anlatabilmek tarifsiz. İçimizden takıma bakarak söylediğimiz biz bilet fiyatını protesto ediyoruz ve maça girmeyeceğiz ama sizinle aynı şehirdeyiz, buradayız demek mutluluğun tarifi benim açımdan..

İstediğimiz olmuştu, 27 kişi İstanbul'dan Ankara'ya isyan etmek, sesimizi yükseltmek için gelmiştik ve istediğimizi yaparak Ankara 19 Mayıs Stadından ayrıldık fakat dayanamazdık; yine de Fener'in maçını izlemeliydik. Ankara'dan biraz yol alıp Kazan ilçesinde bir kahvede maçı izledik. Maçı 2-1 kaybettik ama o gün tüm yaşadıklarımızı düşününce çok şey kazandık!

Kazan'dan ayrılıp Kadıköy'e doğru tekrar yola koyulduk içimizde bir huzur ve sonsuz Fenerbahçe sevgisi ile..


12.12.2010 Vamos Bien Bildirisi from evren topaloglu on Vimeo.

7 Aralık 2010 Salı

Comandante Alex Pankartı ve Emek


Polemiklere girmeden öne çıkarmak gereken ve pankartı yapan bizler için de pankart ile selam ettiğimiz Alex için de doğru kelime şu olmalı: EMEK

Alex Fenerbahçe tarihine ismini çoktan yazdırdı. Unutulmayacak, Fenerbahçe'den ayrılırken hepimiz çok üzüleceğiz hatta ilerleyen yıllarda klüp içerisinde bir görev alarak geri gelmesini isteyeceğiz. Alex'in geldiği günden bugüne dek ortaya koyduğu müthiş bir emek var ve onun emeğine sonsuz saygı.


Diğer yandan Fenerbahçe tribünlerinde de emek harcayanlar var. Şimdilerde münferit taraftarlar ama yıllardan beri Fenerbahçe'nin peşindeler. Son dönemde yasa koyucuların yaptırımları karşısında aldıkları tavırları ve yasaya karşı duruşları belli.

Eski tribün ruhundan gelen bir isimle de Comandante Alex pankartının altına Okul Açık imzası attılar. Burada da bir başka emek var..

6 Aralık 2010 Pazartesi

Fenerbahçe 2 - Karabük 1


Fenerbahçe istediği gibi oynayamadığı, fazla pozisyon üretemediği maçta Karabük'ü 2-1 ile geçerek galibiyet serisini 3 maça çıkardı ve önde kaçan Trabzonspor ile farkın açılmasına izin vermedi.

Maç öncesi konuşulanlara göre maçın oldukça gollü geçeceği, ziyadesiyle gol atabilen Fenerbahçe ve alt ligden gelmesine rağmen parlak performansa sahip ve gol bulabilme konusunda hiç te fena sayılmayan Karabük'ün maçında goller havada uçuşacaktı. Nitekim iki takım da attıkları gollerin yanında fazla golü de kalelerinde görmekteydiler.

Maça yine erken bir golle başlayan Fenerbahçe daha 20. dk. dolmadan Alex'in fırsatçılığı ile bitirdiği pozisyonda skoru 2-0 yaptı. Bu tarz bir oyuna giriş ve yakalanan skor maç öncesi plan yapılsa en istenen türden plan olurdu sanırım. Karabük 2-0 geriye düştükten sonra dağılmadı, Fenerbahçe de o kısa zamanda yakaladığı 2-0'ın üzerine daha da coşmadı, aksine sakinleşti diyebilirim.
Hücum potansiyelini övdüğümüz Fenerbahçe maçın başında bulduğu gollerin dışında rakip kalede çok önemli tehlikeler yaratamadan maçı tamamladı. Aslında 2. yarının başında Karabük'ün Emenike ile yaptığı gol olmasa daha farklı bir ruh hali ile maç tamamlanabilirdi ancak tek fark her zaman tedirginliğe sebep olur. Gerçi Fenerbahçe istediği pozisyonlara giremezken Karabük'e de 2-1 sonrası ciddi tehlike yaratma şansı tanımadı. Özetle iki takımın da çok aksiyon yaratamadığı bir maç oldu, Fenerbahçe 3 puanla yoluna devam etti.

Rakip forvet Emenike için kısa birşeyler yazmak gerek sanırım. Geçen sezon 1.lig'de gösterdiği performans aslında bugünlerin sinyalini net bir şekilde veriyordu. Gayet kuvvetli, yeri geldiğinde süratli bir forvet, tipik Afrikalı desek hani çok kötü bir genelleme yapmamış oluruz bence. Dün maçın genelindeki kuvveti ve attığı goldeki sürati Yobo ve Lugano'yu oldukça zorladı. Karabük için çok başarılı bir transfer.

Fenerbahçe'de ise kaptan Alex dünkü golü ile üst üste 5. lig maçında gol atmayı başardı, takımı sürüklemeye devam ediyor. Yobo golde Emenike'yi kaçırdı fakat Stoch'un kaptırdığı top sonrası tek ayak üzerinde yakalandığını düşünüyorum nitekim maçın genelinde yine gayet iyi oynadı. Gökhan Gönül, Mehmet Topuz son dönemde belli bir istikrarı koruyorlar, Mehmet Topuz yine Alex'in golüne asist yapan oldu. Emre 1 ay aradan sonra döndüğü için zamana ihtiyacı var diye düşünüyorum, Stoch ve Niang ise yine çok istenen seviyede değillerdi ama takımın genel performansına bakıp ta kimseye yüklenmemek gerek.

Önümüzdeki h.sonu kupada grup ilk maçında kaybettiğimiz Ankaragücü deplasmanına çıkıyoruz. Ankaragücü'nün ligde aldığı istikrarsız sonuçlarla ne yaptığını anlayabilmek güç. Kadrolarında rakibe sorun yaratabilecek isimlere sahipler ancak Fenerbahçe için bir kez daha kazanmanın şart olduğu bir başka maç.