26 Nisan 2012 Perşembe

Filede Yine Şampiyon


Fenerbahçe erkek voleybol takımı play-off final serisi 3.maçında Arkas'ı 3-0 mağlup ederek seriyi 2-1'e getirerek şampiyonluğunu ilan etti. Bu şampiyonluk Fenerbahçe'nin üst üste 3., son 5 sezondaki 4 şampiyonluğu oldu.

Sezon başında Süper Kupa, play-off öncesi Türkiye Kupası ve son olarak lig şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe erkek voleybol takımı 2011-12 sezonunu adeta süpürdü.

Futbol takımı özelinde ama aslında kulübü tamamıyla hedef alan sürecin devamında amatör branşların küçüleceğine dair söylentiler ile kulübü yıpratma hedefindekiler için erkek voleybol takımının kazandığı tüm bu kupalar fazlasıyla tokat oldu, yutkundurdu.

Ve bu başarılar Fenerbahçe'nin spor kulübünün ne demek olduğunu, mücadelesinin hep sonuna kadar sürdüğünü göstermesi açısından tarihteki yerini almaya devam ediyor.

23 Nisan 2012 Pazartesi

Oturup Düşünmeli


Arena deplasmanında Fenerbahçe için tek ihtimal vardı, o da kazanmak. Galatasaray'ın galibiyetinde ve hatta çıkacak beraberlikte dahi bu sezonun önceden karar verilmiş sonu hazır olacaktı. Fenerbahçe'nin Arena deplasmanında Galatasaray'ı taraftarının önünde devirmesi bu hazır sona karşı çıktı, kafalardaki muhtemel Galatasaray şampiyonluğu için henüz erken anlamına geldi.

Son haftalarda genel olarak formsuzluğuna bağlı olarak eleştirilen ama benim eleştiri çizgisinin ötesinde bulduğum fazla hor görülmeye maruz kalan Ziegler'in Alex'in imza asistlerinden biri ile golü bulması bence Fenerbahçe - Galatasaray derbilerinin Fenerbahçe lehine olan ve Galatasaray'ın çözemediği enterasanlığa çok güzel bir örnekti. Fenerbahçe'yi 1-0 öne geçiren gol Ziegler'in bu sezonki ilk golüydü. Ben gole zaten sevinme potansiyelime Ziegler'in golü atmasıyla daha da mutluluk kattım. Onun adına sevindim.

Maçı takip edenler özellikle 2. yarının Galatasaray'ın baskısıyla geçtiğini, önemli gol pozisyonlarını değerlendiremediklerini, Selçuk İnan'ın frikik golüyle 1-1'i yakaladıktan sonra Volkan'ın müthiş performansını geçemediklerini biliyorlar. Volkan'ın milli maçlarda örgütlü olarak Arena'da küfür yediğini ve dün akşamki performansının şaşırtmaması gerektiğini düşünüyorum. Örgütlü küfüre karşılık rakibin galibiyet veya beraberlik almasını önleyen performans!

Dün akşamki maça dair Galatasaray taraftarı veya objektif yazar-çizer tayfası futbolun adaletinin olmadığından, Galatasaray'ın maçı kazanmayı hak ettiğinden, Fenerbahçe'nin 2. yarıdaki ilk ve tek atağında Stoch (asist için Bienvenu'ye selam!) ile golü bulduğundan bahsedecekler.

Açıkçası ben bu yaşıma kadar o kadar çok ve enteresan Galatasaray galibiyeti gördüm ki önce bir ondan bahsedelim. Fenerbahçe, Galatasaray'ı ilk kez böyle yenmiyor, son kez de yenmeyecek. İyi oynayıp sahada ezerek yendiği gibi, hiç aklınıza gelmeyecek futbolcunun gol attığı maçta da yendi. Galatasaraylı önce oturup düşünmeli ve Fenerbahçe'ye neden bu kadar çok yeniliyoruz diye kendine sormalı? Kadıköy'de 1999'dan beri kazanamazken devletin yaptığı son model sıfır km. stadında oynanan 3 maçın 2'sini neden Fenerbahçe kazandı diye kendi arasında konuşmalı.

Henüz sezon bitmedi ve Fenerbahçe şampiyon olmadı ancak dün akşam Arena'da kazanarak Galatasaray'a tedirginliğin ne demek olduğunu bir kez daha hatırlattı. Böyle bir sezonda şampiyon olamasa bile son ana kadar şampiyonluk için mücadele edeceğini sevenine ama daha çok sevmeyenine gösterdi.

20 Nisan 2012 Cuma

Şampiyon Yine Fenerbahçe


Fenerbahçe kadın basketbol takımı -buradaki takım gerçekten takım gibi takım- play-off finalinde Galatasaray'ı 3-1 ile geçerek üst üste 7., toplamda 10. şampiyonluğuna ulaştı.

Fenerbahçe'nin şampiyonluk serisini bitirmek ve artık Galatasaray'ın şampiyonluğunu görmek üzere yapılan yatırımlar, adeta bir kumpas sonucu gerçekleşen Taurasi hamlesi dahi bu seriyi bitirmeye yetmedi.

Girişte vurgu yaptığım takım olmayı rakibine seri boyunca hep gösteren, şampiyonluğu getiren son maçta son 6 dk. 10+ sayı handikapını kapayıp, 10 sayı fark ile Galatasaray'ı taraftarının önünde deviren takım şampiyonluğu fazlasıyla haketti.

Taurasi önce dopingçiydi, sonra bir yanlışlık olmuş kusura bakmayın fiyaskosu derken kumpasın sonucu ile dünyanın en iyi kadın basketbolcusu Galatasaray'da! Dopingçi iken bir anda oldu mu senin en büyük gururun!

Neyse neticede değişen birşey yok, şampiyon yine Fenerbahçe!

17 Nisan 2012 Salı

Onur İçin


Önce play-off dedikleri daha sonra allayıp pullayıp adını Süper Final koydukları endüstriyel futbolun son dayatmasına başladık. Aslında ilk hafta maçlarından ilki olan Beşiktaş-Galatasaray maçı öncesi öyle bir yağmur yağdı ki tabiat ana bile maçı erteleyerek bu sisteme karşı dedik.

Pazar akşamı sahaya ilk olarak biz çıkmış olduk. Trabzonspor karşısında çok iyi mücadele eden, gayet iyi oynayan ve maçı kazanmayı ne kadar istediğini gösteren bir Fenerbahçe vardı. Bir ara 6 puan önde olan biz miyiz onlar mı diye sordum kendime, öyle ki Trabzonspor gol yemeyeyim de 1 puan da iyidir gibi bir görünüme büründü Fenerbahçe'nin bu iştahı karşısında. Maçı çok net hak ederek Cristian (bir de Sow'un golünde asisti var) ve Sow'un golleriyle 2-0 kazandık.

Lakin bir Okul Açık kültürü olan, kendimizi tribünden ifade ediş biçimlerimizden biri olan koreografi çalışmasında yaşanan talihsiz kaza sonucu ÜNİFEB üyesi kardeşimiz Onur yaralandı ve hastaneye kaldırıldı. Bazı arkadaşlarımız hemen hastaneye koştu, maç sonrası hep beraber hastanenin önündeydik. Herkesin kalbi Onur'un iyi olması için ama hüzünlü bir şekilde çarpıyordu. Neyse ki bu yazının yazıldığı sıralarda Onur'un ameliyatı başarılı geçmiş ve Onur'un durumu daha iyiydi hatta bugün yürümüş, bizleri sevindirmişti.

Maçtan günler önce başlayan, sabahlara kadar süren ve içinde yer almadan verilen emeğin kolay anlaşılamayacağı bu çalışmanın böyle bir kaza ile sonuçlanması hepimizi çok üzdü. Koreografinin sonlanmaması üzerine işi dalgaya sürenlere buradan birşey yazacak halim yok lakin bizim için önemli olan Onur'a birşey olmaması ve tekrar aramıza katılacak olmasıdır.

12 Nisan 2012 Perşembe

Alex'in Ellerinde Yükselene Dek


Dün akşam Türkiye Kupası çeyrek finalinde oynanan Kayserispor maçı Fenerbahçe takımı ve biz taraftarları açısından oldukça sıkıntılı geçti. Takım maçın genelinde belirgin bir şekilde kötü oynadı, hücum edemedi ve 2-0 geriye düştüğü maçı önce Cristian'ın erken golü (golde Kayseri kalecisi Gökhan'ın hatasında hepimizin aklına Korcan ve şike yaptığına delil olarak gösterilen son maçta yediği gol gelmiştir) ve 90+2'de Sow'un hemen hemen herkesin Fenerbahçe elendi dediği anlarda gelen golü ile maçı uzatmaya taşıdı. Uzatmada pek birşey değişmedi ve kullandığı penaltıların hepsini gole çeviren Fenerbahçe kupada yarı finale yükseldi.

Benim açımdan bu maç bir kez daha gösterdi ki Türkiye Kupası'nda bir ayağımız hep çukurda. Sebebi olmayabilir hatta yok bence ama uzun süreye yayılan bir hikayesi olduğunu biliyoruz. Bir ihtimal eleme usulü maçlarda Fenerbahçe'nin başarısız olduğunu söyleyebiliriz ama final aşamasına kadar gelip finalde de en fazla kaybeden takım olduğumuz biliniyor.

Bu sezon çeyrek final öncesi Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'un elenmesiyle başlayan "Fenerbahçe artık bu sezon kupayı kazanır" yorumlarının nasıl arttığını herkes çevresinden biliyordur. Bence tam da bu son Kayserispor maçı yaşanan tüm detayları ile gösterdi ki o kupa Alex'in ellerinde yükselene dek Fenerbahçe'nin an itibariyle kupayı alma şansı maksimum % 25'tir.

Herkes işine, gücüne dönsün ve yarı finalde oynanacak Karabükspor - Boluspor galibi maçına kadar Fenerbahçe lehine olan ve kesin anlamlar içeren yorum yapmasın.

8 Nisan 2012 Pazar

Normal Sezonun Sonu


Hayatımıza play-off girince 34 maçlık sezon normal sezon oluverdi. Aslında 2011-2012 sezonu hiç ama hiç normal olmayan bir sezon olarak tarihe geçti. Fenerbahçe için oldukça zor bir sezondu. Dün akşam Kadıköy'de oynadığımız Antalyaspor maçı ile bizim için normal olmayan o normal sezonu tamamladık. Sow ve Bienvenu'nün golleri ile 2-0 kazandık.

Fenerbahçe özellikle sezonun 2. yarısında birer hafta arayla üst üste kaybettiği deplasman maçları dışında genel olarak benim için başarılı bir sezon geçirdi. Kaybettiği kadro gücü ve kendisinin önünde yer alan Galatasaray'ın sorunsuz bir sezonunu görmezden gelenler hariç bunun böyle olduğunu düşünüyorum. Toplamda 68 puanı kazanmış Fenerbahçe için saygı kelimesini hak ettiğini söyleyebilirim ki bu paragrafın girişinde vurguladığım göze çarpan ekstra deplasman kayıpları biraz az olmuş olsa böyle bir sezona 70 küsur puanlar çok iyi derecesinde olacaktı.

Play-off maçları veya allayıp pulladıkları ismi ile süper final de sonuçta bizim için zor sezonun devamı ve o bakımdan kazanılacak maksimum puan hesabı için bir yorum yapmak benim açımdan zor. Fakat kazanılacak her puanın değerini bilmek gerek.

Fenerbahçe her sezon şampiyon olmuyor, olamaz ancak her sezon şampiyon olmasa da şampiyonluğu sonuna kadar kovalıyor. Bu istikrar önemli ve saygıyı hak ediyor.

3 Nisan 2012 Salı

Bıçak Mı Kapalı Yoksa Zihinler Mi?


Pazar akşamı Avni Aker'de oldukça gergin bir maça çıktık. Geçen sezonun ortalarından itibaren başlayan gerginlik Temmuz ayının başındaki operasyon ile çok farklı boyutlara gelmiş, hep hakkının yendiğinden bahseden Trabzon sürekli olarak geçen sezonki şampiyonluğun kendilerine ait olduğunu vurgulamıştı. Fenerbahçe ise Temmuz ayında başlatılan ve halen devam eden sürecin 1 numaralı sanığı konumuna getirilmiş ve bu konumundan dolayı büyük bir kitleyi keyifli hale getirmişti. Çünkü o kitle için zaten bütün kötülüklerin sebebi Fenerbahçe idi, başka herşey tertemiz ama Fenerbahçe kirliydi. Yaşanan süreçte bir sorun yok, herşey olması gerektiği gibi ve adalete güven her zamankinden daha fazlaydı.

Böylesi bir sezonun 32 haftası geride kalmışken Fenerbahçe deplasmanda oynayacağı rakibinin 10 puan önünde ve ilk yarıdaki maçı da Kadıköy'de 1-0 kazanmıştı. Durumun tam tersi olması halinde operasyondan memnun olan o kitlenin konuşacaklarını tahmin ediyorsunuz diye konuyu uzatmıyorum.

Fenerbahçe, şampiyonluğunun çalındığını iddia eden takımın şehrine gelmişti. Burada zaten Fenerbahçe'yi hiç sevmezler, kimi sevdiklerini ise biliyoruz. Nedeni Fenerbahçe nefreti mi başka birşey mi buranın konusu değil. Trabzon şehri tamamen birşeye odaklıydı, geçen sezonki şampiyonluk bizim hakkımız ve onu Fenerbahçe şike ile çaldı. Başka hiçbir detay yok, ne yılların şikesi olan Fenerbahçe şampiyon olmasın da kim olursa olsun zihniyeti ne kendilerini inandırdıkları Trabzon her maçını bileğinin hakkıyla kazandı yalanları. Öyle ya medyası, emniyeti, yargısı Fenerbahçe için çarşaf çarşaf şike dosyalarını kamuoyuna sunuyor, Trabzon'a dair neredeyse hiçbir şey yok, Trabzon temiz. O halde zaten sevilmeyen Fenerbahçe artık hileyle şampiyonluklarını çalan Fenerbahçe olmuş bile. Bu durum Trabzonlular için 2 x 2 = 4'ten daha kesin.

Maça bakıyorum, tabi ben tarafım ama Fenerbahçe'nin kötü oynadığı zaman kötü demesini bilirim. Objektif blogger değilim ama görüyorum, işime geleni yazmıyorum. Fenerbahçe pazar akşamı Avni Aker'de gayet iyi oynadı, iyi mücadele etti, biri Cristian'ın golünden önce olmak üzere tam 3 topu direkten döndü ve hücuma çıkarken yapılan bireysel ve basit hatalar zinciri ile kalesinde golü görerek kendisinden esirgenmeyen nefretin çok olduğu deplasmandan 1-1 beraberlik ile Kadıköy'e döndü.

Maçın içerisinde çeşitli yabancı maddeler Fenerbahçeli oyuncuların üzerine atıldı. Bir de yukarıda vurgulamaya çalıştığım şikeyi yaparsa Fenerbahçe yapar, Trabzon'un işi olmaz o yüzden zekice bir iş olarak düşünülen İstanbul'un plakası olan 34. dakikada temizliğimizi simgeleyen beyaz atletlerimizi atalım eylemi gerçekleşti. Yabancı maddeler Kadıköy'de atılmadığı sürece ve tüm kötülüklerin babası Fenerbahçe'ye atılınca sorun yok, bunu zaten biliyoruz. Ayrıca Trabzon zaten tertemiz, o yüzden beyaz atlet eylemi gayet demokratik bir eylem.

Peki ya Volkan'a atılan bıçak? Onu da gördüm ki Fenerbahçe nefretinden dolayı adını farklı söyleyecek hale gelenler atılan bıçağın kapalı halde olduğunu ve Volkan'ın alıp bıçağı açtığını söylemişler ve buna inanmışlar! Volkan'ın kafasının, sırtının bir yerlerinden rakı şişesi ve bıçak geçiyor ama birinde olay örtbas, cezamızı şampiyon olmasını istediğimiz Trabzon maçında çekeriz, ötekisinde atılan bıçak kapalı, Volkan onu açıp kamuoyunu yanlış yönlendiriyor!

Bizim ömrümüz yetmez bu Fenerbahçe nefretinden dolayı kendinden geçenlerin ve onların bu nefret nedeniyle adlarını inkar edecek hale gelen yaklaşımlarının değiştiğini görmeye. Ondan sonra Fenerbahçe değişik bir camia da dersiniz, hiçbir yerde göremeyeceğiniz tutkuya da, kulübünü sahiplenmeye de şaşırırsınız. Bu Fenerbahçeliler de çok acaip tipler demeye devam edersiniz.